Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

768 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
Bir kişisel gelişim kitabının içinde geçmesi gereken en son kelime bile olmaması gereken bir tanım, bu kitap için isim olarak belirlenmiş: SAVAŞ Provakatif isimler kitapların satışlarını her zaman arttırmıştır. Ama iki tane kitap fazla satacağım diye, yaklaşık 800 sayfa boyunca, böylesine “sakat” stratejileri salık vermek, psikopat sayısını attırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Kitaba daha uygun bir isim vermek gerekse idi: PARONAYAK OLMANIN 33 YOLU olabilirdi mesela. Kabul,kitaba biraz haksızlık ettim. İtiraf ediyorum aslında bir çok yerde kitap paranoyakça davranmamamız konusunda bizi uyarıyor. Özetlersek şunu söylüyor: “Hayatında tanıdığın herkes ama herkes aslında senin düşmanın. Senden ve senin çıkarlarından daha önemli hiçbir şey yok. Düşmanlarını görmemen onların olmadığı anlamına gelmez. Hazırlıklı ol, tuzaklarını hazırla, kullanabildiğin tüm insanları kullan. Yoksa hiç beklemediğin anda onlar seni yenilgiye uğratabilirler. Tüm yaşamın boyunca bu düşünceler rehberin olsun. Bu arada tüm bunları yaparken de paranoyak olmamanı Cenabı Allahtan niyaz ettiğimizi de önemle vurgularız.” Ne dost, ne gardaş, ne ana , ne bacı, ne de yetim; Kitap boyunca tek söylediği “ vur ,kır, parçala; BU MAÇI KAZAN. Sanki kitabı başta Sun Tzu yazmış. Sonra kitapevinin atadığı diğer yazar Machiavelli, bakmış kitap sadece askerlere yazılmış. Ben buna birkaç ekleme yapayım da beynelmilel bir şekilde cukkayı götürelim diyerek, kitabın içine etmekle kalmamış mum da dikmiş. Allahtan kitaplara çok önem vermiyor, sadece “boş zamanlarımızda” canımız sıkılmasın diye okuyoruz. Böyle bir toplum olsak ve de bu kitaptakileri hayatımızda uygulamaya çalışsak; Hababam Sınıfı filmindeki şaban karakterinin, kendisi kızların ajanı olduğu halde, “aramızda ajanlar olabilir” diye diye psikopata bağlaması gibi; hayatımızdaki “herkesin ama herkesin” kötü niyetli ve çıkarcı insanlar topluluğu olduğunu düşünmeye başlardık. Ya da Tepenin Ardı filmindeki gibi “gerçekte var olmayan” bir düşman “ardında” tüm hayatımızı harcar, bir ceylan gibi sürekli tetikte olma ihtiyacı duyardık. İnsanların; yaşam içinde sürekli mücadele etmek zorunda kalmaları, kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek. Ama bu mücadeleyi rekabet değil de savaş olarak adlandırmayı tercih etmek, karşıdakinin rakip değil düşman olarak görülmesine sebep olur. Burada verilen önerilerin tamamı askeri stratejiler. Gerçek bir savaşta; gerçek bir düşmana karşı uygulanabilecek taktikler olarak değer görebilir. Ama kitapta altını çizerek gözümüze soktuğu gibi “ sosyal yaşamdaki savaşlarımız” diye bir kavram olmadığından, kitabın asıl hak ettiği değer ancak “sui bir misal” olarak değerlendirilmek olmalıdır. Kaldı ki burada verilen öneriler, sadece bir süreç için değil, tüm yaşam boyunca uygulanması gereken tavsiyeler olarak belirtiliyor. Yani; doğası gereği zaten zor olan hayatımızı, yaşam boyu sürecek bir savaş gibi algılamamızı isteyen, daha da çekilmez hale sokacak ya, her nefesimizde “stresi” buram buram yaşamamızı sağlayacak eşsiz bir eser. Kutuplaşmanın istikrarlı yükselişini devam ettirdiği cennet ülkemde; 1984 romanındaki gibi tek düşüncenin egemen olduğu o büyük hedefe ulaştığımızda; Full Metal Jacket filmindeki asker gibi tek sözü “SIR YES SIR” olan vatandaşlar yetiştirebildiğimizde, başucu kitabı olmaya aday kitaplardan biri. O bahşedilecek büyük gün gelene kadar ; insan sömürüsünü şiar eden şirketler, yönetici adayı eğitim programlarında yararlanabilecekleri bir rehber olarak kullanmakla yetinecekler ne yazık ki. Tamam, kabul. Homo economicus olduğumuzu inkar etmiyoruz. Ancak; mevzu bahis çıkarların ise gerisi teferruattır diyecek kadar da o, tek dişi kalmış medeniyetten henüz nasibimizi almadık. Abarttığımı düşünebilirsiniz. Ancak kitabı okuduğunuzda, iddia ediyorum ki, siz de benim gibi haykıracaksınız: GARGAMEL MİYİM ULAN BEN? BU KADAR KOMPLO KURARAK HAYAT MI GEÇER? “Kardeşim bir kitabın hiç mi güzel yanı olmaz” diyenlere gelsin efenim: Tabi ki var. Her bölümün sonunda “yorum” başlıklı bir bölüm var. Eğer bu bölümleri okumazsanız olabildiğince az yara ile kurtulabilirsiniz. Çünkü yukarıda bahsettiğim “eşiolmayasıca” fikirlerin çoğu o bölümlerin içinde. Tarihten özellikle popüler tarihten hoşlanan biri iseniz; tarihi isimlerle ilgili çok fazla anekdot ve alıntı sözler var. Kitabın en ama en güzel yanı ise; 768 sayfa olsa da sonunda bitiyor. m.youtube.com/watch?v=gAFbYTv...
33 Stratejide Savaş
33 Stratejide SavaşRobert Greene · Altın Kitaplar · 2007205 okunma
·
852 görüntüleme
Uzaq Sahillərdə okurunun profil resmi
Hahaha, tam yerinde bir şarkıyla bitirmişsin, helal)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.