Kadın
Bakire kadınlar istiyorsunuz çünkü cinsel
performansınızın kıyaslanmasını istemiyorsunuz.Edilgen ve tecrübesiz kadınlardan eş istiyorsunuz, çünkü hizmetinizi yaparken sözünüz geçsin istiyorsunuz.
Her kadın bedenine hakkınız var gibi bakıyorsunuz, sahip olduğunuz kadınlara da başka erkekler aynı şekilde bakacak diye kadınlara hayatı zehir ediyorsunuz.
Ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum diyenleriniz az değildir.
Aşağılık kompleksinin adı oluverir kıskançlık, kıskançlığı sevgi yapan geri zekalılık.
Özgür düşünen, güçlü, kişilikli kadınlardan korkuyorsunuz, çünkü ne kadar aciz olduğunuzla yüzleşmekten kaçıyorsunuz.
Bir erkek her haltı yediğinde görmezden geliyorsunuz, ama bir kadın ''bedenim benimdir sana ne dese'' adını çıkartmaktan hiç gocunmuyorsunuz.
Ahlakı kişilikte kaybettiniz, kadının apış arasında arıyorsunuz.
Namusunuzu kadın kazandırır, nasıl bir erkek olduğunuz kadına göre ölçülür.
Utanmanız ancak karınız "namussuzluk" yaparsa olur.
Ödünüz kopar o yüzden tam bir tahakkümcüdür ruhunuz.
Faşizm sizden başlıyor, zihniyetsizliğinizden farkedin.
Sahi yaa siz erkek kalanlar, hala insan olamayanlar, cinsel organından yukarı çıkamayan kafalar, siz bu dünyada niye varsınız?
Cahillikle övünen tek canlı olmak, kendinize nasıl bir hakarettir farkında mısınız???
................................................................
Beş bin yıldır Kadın; Kölenin kölesi.
Ücretli kölenin evdeki hizmetçisi.
Köylünün Namusu. Küçük Burjuva Aydınının içki sofrasında mezesi ve ilişki albümünde yeteneğinin övüncesi.
Kapitalist pazarın Cinsel metası.
Dindarın kapatması.
Tanrının Şeytanı.
Erkek Avcıların Gülü, Sözde Aşk Meleği .
Oysa o , insanı "Rahminde" varedip, yaratanı ! Emzireni, Emeği ile büyüteni, yani insan toplumunun sahibi...
J.Saul
··
3.753 görüntüleme
Tuhaf bir yazı, atsan atılmaz tutsan tutulmaz. Eleştiri yapacaksak cinsiyetler üzerinden değil de tavırlar üzerinden yaparsak, daha isabetli olur. Şahsen bu tür yazıları okuduğumda erkeklerden iğreniyorum, ki şahit olduklarımızla iğrenmemek mümkün değil. Gelin görün ki ahlaki değerlerini, hayvani değil insani düzeyde tutan her iki taraftan da insanlara denk geldikçe, bir kez daha gölgelenen düşüncelerimde güneşler açıyor; insanlar ikiye ayrılır, iyiler ve kötüler. Aşağılık kadınlar da gördüm, beş para etmez erkekler de. Sorun kimlik değil, karakter. Bu yazı da bir parça kadın sempatisi toplamak ister gibi yazılmış izlenimi uyandırdı. Belki Mr. Saul daha temiz niyetlidir bilemem ama pis bir niyet varsa bizimki olsun, bunca önyargının içinde sanıyorum ki yine en temizi olur.
Içeriği cahilikle dolu bir yazı
Genelleme yapmak istemiyorum fakat gerçekten Türkiye toplumu her şeyi bildiğini zanneden, erkeği tanrısallaştıran bir toplum. Bunlar beni etkilemiyor ama çoğu genç kız ve kadınlarımız topluma ayak uydurmak zorunda olduğunu zannediyor ve kendi benliğini bir kenara atıyor. Birisi kadın sevgiyle özgürleştirilir yazmış, birisi kadının yapısında kölelik olduğunu vurgulamış. Gerçekten ironik fakat bu çok ciddi bir konu aslında. Ahlak ve namus bekçiliği yapan insanlar ahlak ve namusdan bihaberken bizler onları tanrısallaştırıyoruz. Müslümanlık adı altında bir çok yanlışı hayatımıza doğru din diye uyguluyor, hoca zannedilen insanların kendi zevklerine göre yaşıyoruz. Peki biz sorguluyor muyuz? Ben kimim? Ben ne düşünüyorum? Benim fikrim ne? Hayat amacım ne? Gibi soru ve daha fazlasını. Çoğu müslüman Kuranda ne yazdığını bilmez kağıda arapça küfür yazsam ve amin desem ölene kadar muska diye saklarlar. Kusura bakmayın. Gerçekleri görün biraz, Entelektüel olmak ahlaksız olmak değil ama zaten ahlak nedir ki? Kimse bunun net bir cevabını veremez çünkü bı göreceli bir kavramdır. Kimse kimseden üstün değildir ne erkek ne kadın. Islam dininde denildiği gibi; Üstünlük takvadadır.
Arkadaşlar biz Türkiyede yaşıyoruz. Diğer ülkeler beni ilgilendirmiyor. Fakat bir dinin bir toplumu ne kadar etkilediğini farkındasınızdır umarım. İnsanlar her şeyin günah olduğunu düşünüyor, sırf düşünceleri farklı olduğu için ahlaksız damgası vuruluyor. Çok tuhaf değil mi?
Lütfen sadece sorgulayın, hayatı sorgulayın. Biz bu hayata çok daha fazlası için geldik ve bizim sınavımız kendimizi bulmak.
Ben de bi kadın olarak nacizane fikrimi söyleyeyim. Kadını özgürleştirmek gerçek bi sevgi, güven duygusuyla mümkün. Erkeğin de kadının da iyisi de var kötüsü de. Bu tip söylemler bence karşı tarafa güveni olmayan yalnız kadınlar da doğuruyor, cinsiyetçilik azaltılmaya çalışıldıkça da daha çok vurgulanıyor sanki.
Bende özgürlüğün öncelikle dilde kazanılacağına inan bir bireyim. Kadın veya erkek zihnindeki imgelem ancak kanunda,toplumda ve her noktada dildeki değişimle beraber geleceğini düşünüyorum. Özgürlük ve eşitlik kavramı dillendirmeyle,irdeleme ve çözümle gelir. Dillendirilmeyen bir şey sorgulanmaz ve çözüm sürecine girmekten çok baskılanır. Ama sizinde ifade ettiğiniz gibi olgu bir zihniyet meselesidir yoksa bir kesime ait bir sorun değildir.
3 sonraki yanıtı göster
Katılmadığım tek nokta bakirelik konusudur. Ben bu yaşa kadar karşı cinsle cinsel bir münasebet yaşamadıysam karşı cinsimden de cinsel münasebet yaşamayanı tercih etmek en doğal hakkım ve benim için önemli bir konudur hatta kırmızı çizgimdir. Eğer yaşamış olsaydım böyle bir hak ve tercihe sahip olamazdım. Diğer yazan şeyler hakkında katılıyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.