Yaşamlarında duyguları ile mantıkları arasında bir denge kuramayan insanların romanıdır Acımak...
"Acımak… Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize
düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir… Fikrimce yalnız doğruluk hastalığı bir hak ve hakikat meselesi etrafında toplanmak kabiliyeti bir cemiyeti mesut etmeğe kâfi gelemez… Bunun için acımak, birbirimizin feryadını, iniltisini duyabilmek de lazım…” (s.12–13).