Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Fransız Devrimi'nin idealleri (özgürlük, eşitlik, adalet) özgür vatandaşları ve Adam Smith'in arz ve talebi “düzenleyici” merci olarak kabul ettiği ekonomik sistem içerisinde, ekonomik faaliyetlerini serbest bir şekilde yürüten burjuva sınıfını ortaya çıkardı. Her ekonomik bireyin kendi çıkarını güttüğü serbest ekonomik faaliyetin, “otomatik” olarak adil bir toplum meydana getireceği düşünülmekteydi. Marx bu burjuva yorumunu daima eleştirel bir perspektiften okuyarak ekonomik bireyin “özgürlüğünün” sunî bir durum olduğunu ve gerçekte, bu özgürlüğe sadece küçük bir azınlığın sahip olduğunu vurguluyordu. 19. yüzyılın toplumsal gerçekliği eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları ile değil, fakirlik,sömürü ve hukuksuzluk kavramları ile temsil ediliyordu. Marx bu “hürriyetsizliğin” ve toplum üyelerine uygulanan baskının sebeplerini üretim araçlarının mülkiyeti ile açıklamaktaydı. Üretim araçlarına sahip olanlar (kapitalistler) üretimi gerçekleştirmek için iş piyasasında satılan iş gücüne ihtiyaç duyarlar. Nüfusun büyük bölümü (üretim araçlarına sahip olmayanlar) hayatta kalabilmek için emeklerini piyasada satmak durumunda kalırlar ve kapitalistler de bu emeği belli bir fiyata satın alır. Böylelikle kapitalist, iş gücünü kullanma hakkı elde eder.
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.