Bir tavsiye üzerine kitabı kendimi zorlayarak okudum. Hikayesi aslında neredeyse her gencin başına gelen tarafsız ve imkansız bir aşkı, bunun neticesinde gençte gerçekleşen ruhsal çöküntüyü anlatıyor. Anlatış ki; gencin kendi ağzından sadece onun hissettiği duyguların garip, anlaşılmaz ve uzun betimlemeler ile dolu. "Alman edebiyatında çığır açmış bir mektup-roman" olmasına söz söylemek elbette haddime değil. Lakin bir Türk okuyucu olarak benim hayat anlayışımda ve edebiyatımda çığır açmadığını belirtmekte sakınca görmüyorum. Keyifli okumalar.