Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

335 syf.
9/10 puan verdi
Nostalghia
Nostalghia tanıştırdı beni Tarkovsky’le. Daha iyi tanımak istediğim için eserlerini aramaya giriştim. Eserleri derken, filmleri hiç hariç değil. Aynı zamanda kitaplar yazmış olması beni bu zamanın güçlü imkanları içinde biraz şanslı hissettirdi. İyi eserlerle tanışmış olmak şansımız, o eserleri yazan insanların ruhunun da en az eserleri kadar iyi,
Zaman Zaman İçinde
Zaman Zaman İçindeAndrey Tarkovski · +1 Kitap Yayınevi · 2006291 okunma
··
477 görüntüleme
Barbaros okurunun profil resmi
Bazen gereksiz yere metafor peşine düşüp avcılık yapıyoruz. Oysa gösterge avcılığı da bir yere dek. Fatih Akın’a Temmuzda filmiyle ilgili Okan Bayülgen’in programında sorular sormuşlardı. Şu şu imge neyi temsil ediyor diye. O da “Sembol falan yok, bir kızla bir erkeğin eğlenceli yol hikayesi.” demişti. Aynısı Zeki Demirkubuz için de geçerli sanırım. O da sembolsüz filmler çekiyor. Bilinçaltına da seslenebilen sıradan hayatı konu alan filmler.
Osman Y. okurunun profil resmi
Elinize sağlık öncelikle. Tarkovski söz konusu olunca kayıtsız kalamadım, birkaç ekleme yapmak isterim. İzlediğim ilk filmi Stalker olmuştu seneler evvel, İstanbul Modern'de Tarkovski filmlerine yer ayrılmıştı ve ilk defa bir filmini sinemada izlemek bir şanstı ya da nasip diyelim. Bu filmde aklımda en çok kalan 2 nokta vardı, birincisi bir replikti şöyle, "Bilincim vejetaryen olmaktan yana ama bilinçaltım bir parça et için çıldırıyor" Vay be demiştim ve mıh gibi aklıma çakılmıştı bu söz. İkinci olarak da o garip mekanlarda garip şekiller kıvrımlar engebeler cisimler, bunları da insan beynine benzetmiştim, adeta beyinde yolculuğu anlattığını düşünmüştüm. Zerkalo (Ayna) filmini ise geçen sene yine özel bir gösterimde Pera Müzesi'nde izleme fırsatım oldu. Bu filmde de özellikle "bir kadın" nasıl yaşar ne ister ne bekler gibi sorulara cevap aramıştı sanki yönetmen ve tabi olmazsa olmaz çocukluk meselesi.. Tarkovski filmlerini bir kelimeyle özetlemek gerekirse ben "çocukluk" derdim. Bu arada benim gibi gereksiz yorumlar falan yapan biri böyle bir adamın peşinden nasıl böyle gidebilir, sanata ilgili olabilir mi meselesi de garip değil mi :) Devam edelim, Nostalghia ile. Bu filmi yakın zamanda izledim, bu sefer internette. Yine olmazsa olmaz çocukluk meselesine takıldım, en çok bunu gördüm. Tabi şiirden tutup varoluşa, deliliğe kadar daha türlü noktalara temas etmiş. Ivan'ın çocukluğu tamamı siyah beyaz , Tarkovsi'nin eski dönem filmi. Biraz daha sade bir anlatım henüz yolun başında ama geleceğin işaretlerini vermiş. Filmin adı üstünde olmakla birlikte zaten yine çocukluk ön planda. Kurban filmi de çok özeldir, insan olmanın sancısı yine devrededir. Çok konuşulabilir elbette üzerinde fakat ne kadar konuşsak zaten her izleyen farklı anlamlar da bulacaktır. Filozof Wittgenstein "Üzerinde konuşulamayacak şeyler hakkında susmak gerekir " demiş. Geriye çok az filmi kaldı izlemediğim, insan tüketmek istemiyor biraz ondan biraz ihmallikten belki. Kitaplarını da okumak istiyorum elbette. Lafı çok uzattım ve belki gereksiz şeyler de söyledim bu nedenle affınıza sığınarak tekrar elinize sağlık, inceleme için teşekkürler.
nosthalgia okurunun profil resmi
Tarkovsky'nin beni çok etkileyen sahneleri de mevcut ancak anlaşılır ki Nostalghia benim için bir tık önde bir süredir. Örneğin bu enfes filmde aklımda kalan replik: " Bir damla, bir dama daha iki damla etmez. Daha büyük bir damla eder." Bu repliğin sahnesi ise Domenico'nun, Andrei Gorchakov'la, zeminin sularla kaplandığı o binanın içinde bulundukları andır. Domenico geniş bir dairenin içindedir, dairenin tam ortasında bir kapı bulunur; Gorchakov geniş alandan geçerken Domenico kapıyı açar, içinden çıkar ve böylece geçmiş olur bu esnada duvarda kocaman puntolarla şu yazı gözükür: "1+1=1" Bu anlayışın formülize edildiği denklemi açıkçası çok etkilemişti beni. Bilhassa, çeviri şiir üzerine Gorchakof ile Eugenia'nın sohbeti enfesti! Offret filminde beni çok etkileyen bir pasaj; "Neden her şeyin tam tersini yapıyoruz? Her zaman! Bir erkeği sevmiştim, başkasıyla evlendim. Neden? sanırım, şimdi anlıyorum. Hiçkimseye bağımlı olmak istemiyoruz. İki insan birbirini sevince eşit sevmiyorlar. Biri daha güçlü diğeri zayıf oluyor. Ve zayıf olanı düşünmeden seviyor. Hesapsızca. Bir rüyadan uyanmış gibiyim. Sanki başka bir hayatı artık geride bıraktım. Nedendir bilmem, her zaman direndim. Bir şeylerle savaştım. Kendimi savundum. Sanki içimde başka bir ben vardı. bana, “kendini bırakma.” diyordu. Kendini hiçbir şeye teslim etme. Yoksa ölürsün. Yüce tanrım, ne kadar da aptalız!" Herkesin farklı çıkarımları olabiliyor, ben çok başka şeyler anlamıştım, izlemeleriniz de çok şanslı durumlara tevafuk etmiş. Çok teşekkür ederim Osman Bey yorumunuz için.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.