Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
5/10 puan verdi
Uyuyan Adamı Uyandırın!!!
İncelemelere, içinden geldiği gibi yazmak gibisi yok be... Hani o his bazen hepimizin içinden geçer, "Yahu arkadaş, onca kez okunmuş bu kitap. Bir başlayalım bakalım, herkes bir şeyler söylüyor kitap hakkında, dost meclislerinde far görmüş tavşan gibi kalakalmayalım." diye düşünür, sonra da "Ulan onca methedildi ama içime de sinmedi bea. Ne okudum ben şimdi? Ama yine de bak, herkes yüksek puan vermiş. Ben de çok abartmayayım düşük puan verirken de, cahil yaftası yemeyeyim. O kadar insan yüksek puan verdiyse vardır bir hikmeti." gibi çabalara gireriz bazı bazı... Hiç gerek yok dostlar! Yeri geldi mi, herkesin "ak" dediğine dahi "kara" diyebilmeli! Puanlama yapmadan evvel baktım kitabın ortalama puanına, sonra bir de kendi vereceğim puana baktım, hiç de içim sızlamadı doğrusu. Hatta finalden beni yakalayamasa daha bile düşük puan verecektim bu kitaba. Dediğim gibi, kitabın sonu, kitabı kurtardı. Sona gelene dek öyle bunaldım, öyle sıkıldım ki boş bir şeyler hissettim. Boş yani, tarifi yok. Boşluğa düşmek falan gibi de değil hani. Manasız bir boşluk. Çünkü kitabın anlattığı koca bir hiçti benim adıma. 2 veya 3 puanlık bir kitap daha okundu listeme eklenecek diye sızlanıp duruyor, bir yandan da giden zamana acıyordum. Yazarın, kitabında kullandığı 2. tekil kişi anlatımı (olayları siz yaşıyormuşsunuz gibi anlatıyor, ama kitabın otobiyografik bir kitap olma ihtimalini de göz önünde bulundurursak, yazar bir nevi, kendisiyle yüzleşiyor da olabilir) dahi beni kitabın karakteri olduğuma inandıramadı doğrusu. Yine de aklımdan geçen şu gerçeği de itiraf etmek zorundayım. Eğer şu an bulunduğum yerde değil de, bundan birkaç sene evvel yaşadığım yerde olsaydım ve bu kitabı o zaman okuyor olsaydım, eminim ki kitabın içine dahi girer, hatta eksik kalan yerlerini de kendi boşluğumla doldururdum. Hatta ve hatta bu yazılandan tatmin olmayıp, kendi "Uyuyan Adam" hikayemi dahi yazabilirdim. Bunu da düşünerek, kitabın beğenilmesinde, içinde insanların kendi boşluklarından birer parça yakalamaları olasılığının etkisini hissediyorum. Yazar da bunun bilincinde. Size, zaten olayı siz yaşıyormuşsunuz gibi anlatıyor ve siz de, "yaşıyorsun" dedikleri içinden gerçekten yaşadıklarınızı yakaladığınızda, karakteri içselleştiriyorsunuz. Yazar, sizin gerçekliğiniz ile kendi kurgusu veya gerçekliği arasında bir geçit açmış gibi oluyor. Boşluk da tek tiptir belki, kim bilir... Kitabı sonu kurtardı dedim, ama tabii bu kadar kısa bir kitabın sonundan da bahsetmek istemiyorum. Ya da başka zaman olsa bunu yapardım belki ama canım spoiler vermek istemedi :) Darlanıp kitabı bir kenara fırlatmazsanız veya kitabın hiçliğinde boğulup kalmazsanız, göreceksiniz. Bu arada, bunca "anlamsız" dediğimiz şeylere bir nebze de olsa anlam katan bir "Yayıncının Notu" kısmı var kitapta. Bu kısım çok yerinde ve tam da yerli yerine konulan bir kısım olmuş. Kendilerine teşekkür ediyorum. Şu cümleleri dahi beni benden aldı zaten: Okurun romana bakışını koşullandırmamak için bu notu kitabın sonuna koymayı yeğledik. Helal bee!!! Spoiler dolu önsözlerden sonra ilaç gibi geldiniz :)
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamGeorges Perec · Metis Yayınları · 20134,117 okunma
·
18 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.