On dokuzuncu ve yirminci yüzyılda getirilen yasal düzenlemeler MERİTOKRASİ ilkesinin daha da yaygınlaşmasına önayak oldu. Batılı ülkelerin hükümetleri çeşitli hızlarda ve derecelerde FIRSAT EŞİTLİĞİ İLKESİNİ toplum yönetiminin bir parçası haline getirdi. Zaman içinde gelir durumu gözetmeksizin herkesin iyi bir lise eğitimi, birçok durumda da iyi bir üniversite eğitimi alma hakkı olduğu herkes tarafından kabul edilir oldu. Amerika, 1824 yılında ilk kamu destekli lise eğitimi fırsatını başlatarak bunun öncülüğünü yaptı. Amerikan İç Savaşı' na kadar bu gibi liselerin sayısı üç yüz iken 1890 yılına gelindiğinde bu sayı iki bin beş yüzü buldu. 1920'lerde geliştirilen SAT (Scholastic Assesment Test) sınav sistemiyle birlikte Amerika' daki üniversite eğitimi iyice meritokratik bir yapı kazanmış oluyordu. SAT'in fikir babaları olan Harvard Universitesi başkanı James Conant ve Amerikan hükümetine bağlı Eğitim Sınav Servisi başkanı Henry Chauncey, öğrencilerin zekasını adilce ve tarafsız bir biçimde ölçen, bilimsel olarak doğrulanmış meritokratik bir sınav yaratmayı amaçlamışlardı. Böylece eskinin önyargıları, okullardaki ırkçılık ve üniversite yönetimlerindeki snopluk son bulmuş olacaktı. ESKİDEN KILIK KIYAFETLERİNE ve BABALARININ KİM OLDUĞUNA GÖRE DEĞERLENDİRİLEN AMERİKAN ÖĞRENCİLERİ, ARTIK TARAFSIZ BİR SINAVA TABİ OLACAK, böylece gerçek değerleri ortaya çıkarılacaktı.