Eseri okurken Kolomb'un ilk karaya ulaşana kadar hissettiği keşfetme arzusu anlaşılıyor. Karaya ayak bastıktan sonra bütün amacı ise altın kaynaklarını bulabilmek. Bu amaçla karşılaştığı her yerliye altının yerini soruyor. Eserde Avrupa'ya frengi hastalığının nasıl geldiği öğreniliyor. Ayrıca mısır, tütün gibi Amerika kıtası mamullerinin Avrupa'ya nasıl ulaştığı, buğday, şeker kamışı gibi Avrupa'ya özgü ürünlerin üretiminin oralarda nasıl yapılmaya başlandığı görülüyor. Avrupa'dan pek çok at, koyun, eşek oraya gönderilmiş. Bu açıdan bakıldığında doğanın biyolojisinin nasıl değiştirildiği gözler önüne seriliyor. Kolomb her ne kadar yerlilere karşı yumuşak bir siyaset gütse de İspanyol Kral ve Kraliçesine yazdığı mektuplardan onların köle olarak çok fayda sağlayacaklarından bahsediyor. Sömürgeciliğin ilk nüveleri bu mektuplarda karşımıza çıkıyor. Eserin tarihi değeri müthiş. Kaşifin elinden çıkan bu eser dönemi birincil ağızdan öğrenmemizi sağlıyor. Konu ile ilgilenen herkesin okumasını tavsiye ederim.