Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
9/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Saniye, senin gözetiminde saat...
Yer İngiltere. Zaman MS 1717 Doğuran cinsiyetin sessizliğinin kavi olduğu zamanlar, hani şu kadının silik, sadece onun karısı, onun kızı olduğu vakitlerdi 17. yüzyıl. Onlara eğitim verilmez, seyahat hakkı tanınmaz, toplumda bir yer edinemezlerdi. Tek yapmaları gereken evlenerek bu hakları kendilerine sunacak kocaları bulmalı ya da bunun hayalini kurmalıydılar. İngiltere’de erken yaşta evlenmelerin en büyük sebebi bu gibi durumlar olduğunu düşünmeden edemiyorum. Başkaca türlü kadın kimliği o dönemlerde asla barınamaz, öne çıkamazdı. Yazarımız Pope işte tam böyle bir dünyaya 1668 yılında gözlerini açtı. Ciddi sağlık sorunları nedeniyle iyi bir eğitim alamadı. Bütün bunlara rağmen çok küçük yaşta Homeros başta olmak üzere meyil edecek yazarla tanışıp, destansı yapıtların yüceliğine kendisini bıraktı. Toplumu, kraliyetleri, kişileri eserlerinde sıkça eleştirdiği ve yerdiği için herkeslerce kısa zamanda tanınmaya başladı. “Saniye, senin gözetiminde saat...” (Alıntı #45262220 ) Epik şiirin tepesine ulaştığı Bukleye Tecavüz eserini ise 1717 tarihinde yayımlandı. Konusu yaşanmış bir olaydan ve geneli ise alaylı kurgudan oluşmaktadır. Olay ise; Baron Petre adındaki genç, yüksek sınıftan Arabelle Fermor adlı hanımın saçından muziplik olsun diye bir bukle kesip almış, bunun üzerine iki gencin aileleri birbirlerine girmiştir. Eser isminin kabalığı tamamen çeviriden dolayıdır. İngilizce olarak bakıldığında “Buklenin Çalınması” ismi Türkçede bu isimle karşılık bulmaktadır. Tüketim toplumu ve sahip olduğu eşyaların yüceliği altında ezilen insanların üzücü durumu Pope için her zaman acınası bir durum olarak lanse edilmiştir. Dönemin yüksek sınıf kadınlarının bu tarz düşkünlüklerini eserlerinde sıkça yerdiği için ise feminist çevreler tarafından hedef haline gelmiştir. Eserde buklesi çalınan kızımızda kadın araç gereçleri, incik/boncuk diye tabir edilen şeyler arasında kaybolmuş bir kişiliktir. Homeros ve diğer ozanlarında hayranı olan Pope bu hadiseden de gücünü alıp, kendi dönemine uygun, modern çağa da hitap edebilecek bu güzel eseri kaleme almıştır. Eserin önemli olmasının ve günümüze kadar süregelen devamlılığı ise batının en büyük hiciv örneklerinden biri olmasıdır. Homeros’un İlyada’sında gördüğümüz Tanrılar savaşı da bu eserde gözükmektedir. Sıradan bir olayın bağıra çağıra abartılması ve insanüstü varlıklarında olaya dâhil olduğu şiirsel anlatım eser bitine kadar devam etmektedir. “Hayal girince işe doğuruyor erkekler, Şişeye dönüşmüş kızlar, hepsi de mantar bekler.” (Alıntı #45263365 ) Kitabım Yapı Kredi Yayınları’ndan çevirisi bağlı bulunduğu Kazım Taşkent Klasikleri’ni küçültmeyecek kadar muazzam. Sayfa kalitesi, kapak kalitesi ve dizgisine söylenecek hiçbir kötü yorum yapılamaz. İçerik olarak 9 sayfa harika bir çevirmen önsözü okuru karşılıyor. Hem yazar hakkında hem eser hakkında oldukça sizi bilgilendirip, okuyacağınız esere hazırlıyor. 2 Sayfa yazarın Arabelle Fermor’a sunuş yazısı bulunmaktadır. Akabinde ise destansı, komik şiiri 5 parçada okura sunulmuş ve en sonda notlar başlığı altında yazım ile alakalı açıklamalar bulunmaktadır. Sözün özü; benim için güzel bir okuma olması eseri hem okunulası hem de tavsiye edilesi kılıyor. Doğu yazarlarından pek çok hiciv okumanız çok olasıdır. Birde Pope’nin kaleminden okumanız sizlere güzel bir okuma yaşatacaktır. Sevgi ile kalın.
Bukleye Tecavüz
Bukleye TecavüzAlexander Pope · Yapı Kredi Yayınları · 2017197 okunma
··
353 görüntüleme
Tayfun okurunun profil resmi
Goethe eserinde bu kitaptan defalarca bahsediyor ve bir dönüm noktası olarak gösteriyor. Ne kadar haklı söylemiyle, keza böyle eserlerin kıymeti bilinmez. Teşekkürler Pope.
Tayfun okurunun profil resmi
Bacon !!! Tarihin en karmaşık dönemlerinden biridir 16. Yüzyıl, arifesinde Brezilya’nın keşfi yapıldı. Deniz aşırı sömürgecilik, derebeyliklerin yıkılması, kiliselerin katı kuralları, sık sık karşılaşılan değişimler, Rönesans ve kendi yaşamına sığdırılan iki saltanat… Kraliçe Elizabeth ve Kral I. James… Bütün bu olup biten karmaşanın arasında dünyaya gelen aristokrat bir aileye mensup küçük Bacon. Latinceye vakıf üvey anneden iyi bir eğitim alan Bacon babasının sayesinde kraliçe tarafından söze maruz kalıp, küçük yaşlarda devlet adamlığına soyunur ya da soyunmaya meyil eder. Burada latince diye vurgu yapmamız kesinlikle boş bir serzeniş değildir. Her ne kadar hayatı iniş çıkışlarla geçen bir insana referans olabilecek en iyi yazımlar elbette latince ile taçlandırılan antik düşünürler ve eserleridir. Bacon’da buradan faydalanıp, gereğini oradan alıp denemelerinde bu kişileri yeniden dillendirmiştir. Denemesinde dillendirdiği bir paragrafta “…onursuzluk yoluyla onur kazanır. Yüksek görevlerin tabanı kaygan olur, buradaki insanın sonu ya yuvarlanmak ya da en azından gözden düşmektir.” Bu kullandığımız alıntı Bacon dönemine çokça iyi bir atıftır. Toplumsal yaşayış, değer kavramları ve din gibi hususlarda kaygılı dönemlerin oluşu insanların görkemini gölge altına almış, bu durum ise yenilikçi bir çağda Bacon’u fazlaca etkilemiştir. Yine eserinde şöyle bir sözü dillendirmek gerekmektedir; “Gerçek büyüklük, insan gibi cılız Tanrı gibi de sağlam olmaktır.” Aslına bakılırsa bu Seneca’nın sözüdür lakin yaşadığı dönemde benimseyen kişi Bacon’dur. Devam edecek…
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.