Amerikan edebiyatının melankolik prensesi olarak adlandırılan Slyvia Plath'in kaleme aldığı Sırça Fanus kitabı yirmili yaşlardaki Esther'in hayatının bir kısmını konu almaktadır. Ne aile hayatında ne çok başarılı olmasına rağmen kariyerinde ne de ilişkilerinde dikiş tutturamayan karakterimiz kendini sırça fanusa hapsedilmiş olarak hissetmekte. Bu fanustan kurtulmanın yolu ise ona göre yaşamına son vermektir. İçindeki susmak bilmeyen sesten dolayı yazdığını söyleyen Plath'in bu kitabında kendi hayatındaki karamsarlığa da rastlamaktayız. Kendi hayatında yaşam ve ölüm arasında kalan yazar aynı çıkmazı kitabında oluşturduğu karaktere de yaşatmış. Bir kadının hayat karşısındaki çırpınışlarını, haykırışlarını iliklerime kadar hissettiğim bu kitabı içinde küçük de olsa bir bunalım yaşayan insanların okumasından yana değilim. Bir kadının çaresizliğini okuduğum bu kitapta kimi satırlarda nefes almakta dahi zorlandığım oldu. Slyvia Plath'in hayatını bilerek okuduğum bu romanda sanki Esther'in değil de yazarımızın içinde boğulduğu karanlığı ruhumun her zerresinde hissettim. Bunların yanı sıra kitabın sonundaki bilinmezlik okur ile kitap arasında kopmayacak bir bağ kurulmasına olanak sağlamış. Bir okurun kolay kolay sindiremeyeceği bir kitap olduğu kanısına vardım. Kim bilir belki de kitabı da yazarı da başarılı kılan budur.

Sırça FanusSylvia Plath · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201911,5bin okunma

·

10 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Piraye