Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

760 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Belirsizliğin ve Enteresanlığın Romanı: Teneke Trampet
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtu.be/HgauC_zxcXE Bir inceleme ister edebiyat eleştirmenlerinin kaleme aldığı olsun ve isterse de bizler gibi sıfatı yalnızca okur olanların yazdıkları olsun az ya da çok "spoiler" içerir. O nedenle ben inceleme okuduğumda kitapla ilgili etkileniyorum diyenler bir zahmet kitabı okumadan inceleme falan okumasınlar. Uyarı için değil sadece bilinmesini istediğim için yazıyorum bu inceleme bolca "spoiler" içerir. Bu arada sitemizde yer alan spoiler görür görmez incelemeleri şikayet eden "dangalak"lar için de yazıyorum, artık spoiler uyarısı yazmıyor diye şikayet ettiğiniz incelemeler dikkate alınmıyor; bunu da bilin istedim. Neyse içimi döktükten sonra biraz uzunca olacak incelemeye başlayalım. Teneke Trampet zor bir kitap, hatta iddiamı biraz daha arttırıyorum, okunması çok zor bir kitap. Birinci Dünya Savaşından başlayarak İkinci Dünya Savaşını ve sonrasını da kapsayan bir zaman dilimine ait olmasına rağmen aslında savaşlarla ilgili anlattıkları zorlayıcı veya çok da can acıtıcı değil. Yazarın kullandığı anlatım teknikleri açısından baktığımızda da esasen okurun beynini çok yoran bir anlatım da söz konusu değil. Peki neden bu kitap çok zor ve dünya sineması tarihinin en önemli kült filmlerinden olan aynı ada sahip "Teneke Trampet"e rağmen sitede bile az sayıda okur tarafından okunmuş. Çünkü karakterimiz bir anti-kahraman olan Oskar, anlattıklarıyla ve yaşantısıyla okuru son derece zorlayan bir karakter. Bunları dedikten sonra hadi biraz da Oskar'ı anlatalım. Kitabımızda baştan sonra bir belirsizlik havası hakimdir. Bunun da kaynağı "tekinsiz" anlatıcı olan romanımızın ana karakteri Oskar'ın ta kendisi. Oskar, bazen olayları anlatırken eksik bilgi verip bizi şaşırtır, bazen hayal alemine girer, bazen gerçek diyemeceğimiz çok enteresan olayların ya da karakterin içine sürükler okuru. Kitapta anlatılan karakterlerin önemli bir kısmı ve özellikle Oscar'ın başından geçen olaylar gerçek mi yoksa kahramanın kendi beyninde yaşattıkları mı romanın sonuna kadar anlamamız pek mümkün olamaz. Oskar, cüce Oskar, 21 yaşına kadar boyu yalnızca 94 cm. kalan eciş bücüş Oskar. Oskar'a 3 yaş doğum gününde annesi teneke trampet alır ve doğum gününde küçük Oskar kilerin merdivenlerinden düşerek elim bir kaza geçirir. Güvenilmez anlatıcımız Oskar'a göre cüce kalmasının nedeni büyümeye karşı gösterdiği bir tepki, annesine göre oğlunun, babasının dikkatsizliği yüzünden geçirdiği kaza sonrasında büyümesinin durması, doktorlara göreyse doğuştan gelen bir hastalık kaynaklıdır. Oskar'ın babasının kim olduğunu hikaye boyunca bilemeyiz. Babası resmi olarak bilinen Matzerath mı yoksa annesinin ölene kadar sevgilisi olan Bronski mi bilinmez. Oskar'ın da ve dolaylı olarak okurun da bu konuda bir tahmini vardır elbet ama emin olmak imkansızdır. Belirsizlikler bunla da sınırlı kalmaz. Oskar'ın bir üvey annesi güzeller güzeli Maria vardır. Maria'nın oğlu Kurt'un babası Oskar mı yoksa Matzerath mi bilemeyiz. Oskar'ın çocukluğundan beri tiz sesi sayesinde kırabilip tuzla buz ettiği camlar vardır. Bu camları gerçekten Oskar'ın sesi mi kırar yoksa bu bir gerçeküstü anlatım mıdır bunu da bilemeyiz. Bu bilinmezlik olgusu ve anlatımı kitabın sonuna kadar sürer gider. Teneke Trampet romanı, akıl hastanesinde yatan Oskar'ın ta anneannesi ve dedesinin hikayesini anlatmasıyla başlayarak birinci dünya savaşı öncesindeki yıllardan 1951'e kadar olan uzun bir zaman dönemini kapsayan, 3 kitap ve 47 bölümden oluşan hacimli bir eserdir. Dediğim gibi pek çok enteresan karakter ve olay kafa karıştırıcı bir şekilde kitapta yer alır. Bunların detaylarına çok girmek istemiyorum ama sanırım en ilginç olay at kafasıyla yılan balığı tutma hadisesi ve karakterse Hitler'in Alman ordusunda yüzbaşı rütbesi alabilen oyuncu cüce Bebra'dır. Kitapla ilgili biraz da anlatım şeklinden bahsedeyim. Kitap boyunca yoğun bir şekilde "ben anlatıcı" Oskar'ın ağzından hikayeyi dinleriz. Fakat bugüne kadar okuduğum hiçbir kitapta rastlamadığım şekilde paragrafın içinde anlatıcı bir anda "tanrı yazar"a dönüp kendisinden Oskar diye bahsetmeye başlar: "Açık havada bir dakikayı bulamıyordu işimi görmem. Bu sırada sobada pişmiş elma pencerenin önünde durmaktan biraz soğuyordu. Elmayı ağzımda geveleyerek Truczinski Nine'yle trampetimin yanına dönüyor çok geçmeden yatağa yatıyordum. Oskar uyurken, toz alıcıların İsa adına parti kasalarını, yiyecek kuponlarını ve bunlardan daha önemlisi resmi mühürleri, doldurulmak üzere bekleyen basılı belgeleri ya da Hitler Gençliği Devriye Kolu Üyelerinin isimleri yazılı bir listeyi yürüteceklerinden emin bulunuyordu" İncelemenin başında yazdığım gibi Oskar bir anti-kahramandır. Peki onu bir anti-kahraman yapan nelerdir? Oskar'a cüce olmasından ötürü ona belki acır ve onun 3 yaş fiziği, okurun içinde merhamet duygularını uyandırmaya yol açar fakat Oskar'ın içinde aslında ciddi bir kötülük bulunmaktadır. Bu kötülüğün kaynağı fiziği nedenli kendinden büyük olanlara karşı bir tepki midir yoksa kendisini herkesten daha büyük görüp kendi ifadesiyle "İsa" olmasından ötürü müdür bilinmez. Fakat kitap boyunca biliriz ki Oskar'ın kötücül bir karakterdir. Öyle ki, kahramanımız dolaylı yollardan da olsa her iki babasının da ölümüne sebebiyet verir. Maria hamileyken kendi oğlu olduğunu düşündüğü bebeği makasla öldürmeye teşebbüs eder. Sesiyle camları kırarak tanıdıklarının hırsızlık yapmasına vesile olur. Toz Alıcılar çetesinin başına geçer ve yine sesini kullanarak hırsızlık vb. birçok olaya aracılık eder. Gelelim kitabın savaş anlatısına. Olayın önemli bir kısmı Danzing, bugünkü adıyla Polonya'nın Gdansk şehrinde geçer. Bu şehrin özelliği 2. Dünya Savaşı'nın tam orta noktasıdır. Bunları yazdığımda okur kitaptan yoğun ve acıklı bir savaş anlatısı bekler belki ama Günter Grass bunu özellikle yapmaz. Kitap bize, orta sınıf Alman halkının ne kadar da kolay Hitler yanlısı olabildiğini, gayet rahatça mahallenin oyuncakçısının dükkanını sırf Yahudi olduğu için yağmalayabildiğini, asker olan gencecik çocukları, bu çocuklara ve kendi ailelerine isyan eden, düşman olan diğer çeteci çocukları, Polonyalı olup hızlıca Almanlığa adapte olanları, sonra işgal sırasında yeniden Polonyalı olmaya çalışıp arafta kalanları, Rus işgalinde sıradanlaşan tecavüzleri ve savaş sonrasında insanları bir zümreyi çok fakir diğer bir zümreyi ise zengin kılan "Para Reformu"nu okurun canına kastetmeden anlatır. Son olarak kitap, birbirinden çok bölümü, karakteri ve olayı anlatır. Toplam birbirine bağlantılı 47 bölümden oluşan roman, kimi bölümde harika akıcı bir anlatıma sahipken kimi bölümde anlatımın enteresanlığı kaynaklı kendini okutturmaz. Ana kahramanın karakterinin ve anlattıklarının zorlayıcı yapısı, anlatımdaki bazı duraksamalar kitabın olumsuz yanları olsa da hem Kamuran Şipal'in kusursuz çevirisi hem de Günter Grass'ın yer yer şiirsel ve olağanüstü akıcı anlatımı ve en önemlisi de okurun canını acıtmadan, daha çok satır aralarında ve alt metinlerde verdiği savaş anlatısı sebebiyle kendine ben "nitelikli okurum" diyen herkesin okuması gereken nefis bir roman. İnelemeyi ana kahramanımız Oskar'ın kendi kendini özetleyen şu anlatımıyla bitirmek istiyorum: "Daha ne söyleyeyim: Ampuller altında dünyaya açtım gözlerimi, üç yaşında kasten ara verdim büyümeme, bir trampete kavuştum, camların canına okudum şarkı ve türkülerimle, vanilya kokusu kokladım, kiliselerde öksürdüm, Luzie'yi doyurdum, karıncaları izledim, büyüyüp gelişmeye karar verdim sonra, trampetimi gömdüm. Batı'ya doğru yola düştüm, Doğu'yu yitirdim, mermercilik sanatını öğrendim, modellik yaptım, yeniden trampetime döndüm, beton yapıları gezdim, para kazandım, bir parmak üzerine titreyip kanat gerdim, parmağı hediye ettim sonra ve gülerek kaçtım, otomatik merdivenle yukarlara çıktım, tutuklandım, mahkum edildim, kliniğe yatırıldım, arkadan beraat ettim, bugün otuzuncu yaş günümü kutluyor ve hala Kara Ahçı Kadın'dan korkup duruyorum - Amin!"
Teneke Trampet
Teneke TrampetGünter Grass · Gendaş Yayınları · 2000374 okunma
··
274 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
"Zor" ama bir o kadar da okunmasına ara verdirmeyen bir anlatı teneke trampet :) bence okur seviyesini level atlatacak "farklı " yazım teknikli bir "kült" eser :)) Insan inceleme yazararken ve hatta yazdıktan sonra "şunu da yazmayı " unuttum diyor :)) bir sürü imge ve yazarın yaşamına dair alt hikaye var :)) katmanlı bir okyanus günter Grass :)) Tebrikler .. :)) bunu da okunmuslar rafına ekledigin için :)) ama eminim ki uzun bir zaman sonra tekrar eline alıp okuyacaksin :))
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
İnceleme yazarken çok zorlandım ve 2 saatimi aldı. Yazdıklarımı okuduğumda uzunca bir yazı olmasına rağmen birçok eksik buldum. Bu kitaba inceleme yazmak gerçekten çok ama çok zor tıpkı kitabın zorluğu gibi. Abla sen olmasaydın yazmazdım muhtemelen. Bu kitabı tekrar okumak değil de muhtemelen Grass'ın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Yazarın anlatım dili gayet iyi gerçekten. Sana bir teşekkür borçluyum, bu kitaba beni iteklediğin için.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Neşe okurunun profil resmi
Harika bir esere harika bir inceleme yazmışsınız. Kaleminize sağlık.
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bu muazzam eseri biraz olsun dahi anlatabildiysem ne mutlu bana.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.