Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

246 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
VUSLAT “Günlerden ne olduğunun bir önemi yok artık! Tırnaklarım da çok uzun değil zaten hayata tutunmak için! İçine dolmuş bütün anlamsızlıkları, vefasız karşılıkları, sahte sevgileri, ayıklıyorum sabırla. Maskesi düşmüş çirkinlikleri görmemek için kapatıyorum gözlerimi, umuda sarılmış güzel düşlerin hayalini kurmak için.” “Merhameti olmayanın sevgisi de olmaz. İçinde sevgi barındırmayana da insan denmez. Katılaşmış bir kalp, körelmiş duygular bizi uçurumun kenarına sürükler.” “Gökkuşağı bütün renklerini kadının coğrafyasından almıştır. Çünkü kadınların mutlulukları çiçekte, gülüşleri tatlı bir sözcükte, sevgileri güneşte, umutları şarkıda, hüzünleri bulutta, gözyaşları yağmurda, hasretleri gökyüzünde gizlidir; yüreğini onun avuçlarına bırakmadan bir kadını anlayamazsın!” “Önce insanların ışıklarını söndürüyorlar, sonra karanlıktan şikâyet ediyorlar.” Kitabı okumaya başladığım sabah ilk sayfalarında “ Öylesine gök gürültülü şimşekler çaktırıyor ki aklımı esir alan deli sorular…” diye satırları okurken burada da gök gürüldemeye başladı. Bu kadar tesadüf denk gelmesine şaşırdım. Ana karakter Kürşat olarak başladı ilerleyen sayfalarda Ali ve Yusuf oldu. İki erkek kardeş ve üç kız kardeş olan aile babası vefat ettikten sonra miras tartışması üzücüydü. Miras girdi mi işin içine herkes değişiyor. Bu arada vasiyetnamenin olduğu sandık gerçekten ilginç olmuş. Vasiyetnamedeki yazılan şartlar güzeldi ve bir insanın yapması gerekenlerdi. Bu kitap yorumunda karakterlerin isimlerini ilk başta yazmadım. Neden derseniz sebebi çok fazla karakter olması. Bu kitap yazarın kendi hayatı olduğu için yaşadıklarını yazarken ister istemez hepsini yazmış. Ancak bir kitapta ne kadar çok karakter olursa okuyucunun da aklı bir o kadar karışıyor… Eserde konudan konuya geçişler olmuş ve bu da kitabı okurken karışıklığa sebep oluyor. Bir kişiden bahsediyor o konuyu bırakıp başka birini anlatıyor. Öncesinde bir ön yazım olmadan olunca öyle kalıveriyorsun. Emel’den bahsettiğinde dedim ki bu kim. Acaba ben mi sayfa atladım diye arka sayfayı çevirip kontrol ettim. Arada herhangi bir bağlantı yok. Mahir beyin oğlunun, Naime öğretmenin evine geldiğinde tartışmayı duyduğu gibi Ali’nin öğretmene sahip çıkması, korumaya çalışması güzeldi. Yalnız sonrasında öğretmenin onu da evine alarak hakem olmasını istemesi bana göre yanlıştı, on beş yaşında bir çocuk ne diyebilir ki, ne tecrübesi var ki onu araya alıyorlar hakem olarak. Yaşadığı yere gelen Vekile de her şeyi göze alarak oranın sıkıntılarını dile getirmesi güzeldi. Ali’nin, bir gün annesinin onu çağırarak yemek ve ev işlerini öğretmeye kalkarak her erkek çocuğunun bilmesi gerektiğini söylemesi de hoşuma gitti. Eserin çıkmadan önce editör ve son okumanın kontrol etmesine rağmen yazım hataları epeyce vardı. O konuda yayın evinin eksikliği diyorum. Eserde konudan konuya geçişlerin olduğu kısımlar tekrar bir kontrol edilip toparlanması gerekir bana göre. Okurken kısım kısım sıkıldım ve bir an önce bitsin artık dediğim anlar oldu. Kitaptaki konuşmalarda, başına isim konulması beni rahatsız etti açıkçası, senaryo tarzında olmuş konuşma şekli, benim hoşuma gitmedi doğrusu. Kitaptaki özlü sözleri hep not aldığımı çoğu okuyucu biliyor. Bu eserde de epeyce güzel notlar aldım. Kitabın bana artısı, güzel sözlerin çıkması oldu. Yazarımızın eline yüreğine sağlık diyorum. Umarım eserdeki eksikleri 2. Basımda üzerinde durup daha anlaşılır bir şekile getirir. Yazarımızın ilk kitabı olması ve yayın evinin de fazla ilgilenmediğini düşünüyorum. #alibaşaran #vuslat
Vuslat
VuslatAli Başaran · Tilki Kitap · 201913 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.