Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bilinçli Aylaklık
~~~ Bu inceleme sürpriz bozan (spoiler) içerebilir. ~~~ (Daha ayrıntılı bir inceleme için : youtu.be/U5nC82NDShg) 1959 yılında yayımlanan ve Yunus Nadi Roman Ödülü’ne layık bulunan bir kitap. Ana karakteri olan Bay C’nin, saf sevgiye ulaşarak kendine bir dayanak bulma ve var oluş çabasını anlatıyor. Öncelikle şunu söylemek gerek; okuyacağınız kitap oldukça sembolik, katmanlı, okunması kolay ama anlaması zor olan kitaplardan. Yani okuru yoran, sabır isteyen bir kitap. Dil ve Anlatım: Kış, İlk Yaz, Yaz ve Güz isimlerini alan 4 bölümden oluşan bu kitap; daha çok bir durum romanı. Genel olarak Tanrısal (hakim) bakış açısı kullanılmışsa da, bazı yerlerde Bay C.’nin anlatıcı pozisyonuna geçtiği kısımlar var. Geri dönüş, monolog ve bilinçakışları gibi modern edebiyat teknikleri kullanılmış. Bunun yanı sıra günlük, mektup gibi türler de anlatıma dâhil edilmiştir. Yine benim romanlarda çok sevdiğim leitmotifler kullanılmış. Leitmotif, nakarat anlamına geliyor, aynı cümlenin ya da aynı kelimenin belirli bir amaçla tekrarlanmasını ifade ediyor. Bu kitapta örnek olarak Bay C.’nin sürekli kulağını kaşıması gösterilebilir. Elbette ki bu yazar tarafından bilinçli olarak tekrarlanan bir ifadedir ve aslında semboliktir. Roman kurgulanırken karakterler arasında geçiş kullanılmış ancak bu geçişler oldukça kapalı. Yusuf Atılgan çoğu zaman bölüme başlandığında hangi karakterden bahsettiğini söylemez, bunu okurun kendisinin bulmasını bekler. Bu da anlatımı oldukça karmaşıklaştıran bir etken. Okuyup geçilebilecek bir kitap değil, her cümlenin altında farklı bir alt metin bulmak mümkün. Her ne kadar düz cümlelerle yazılmış olduğu düşünülse de bu cümlelerin çoğu simgesel anlatımı sebebiyle aslında başka olguların varlığına işaret ediyor. Gerek tekdüze olmayan anlatım tarzı, gerekse de karakterler arasındaki keskin olmayan geçişler, özellikle kitabın giriş kısmında okuru anlama konusunda oldukça zorluyor. Ana Karakter Bay C. ve Düşünce Tarzı : Kitap bir arayışla başlıyor. Bay C. 'O’nu arıyor. Tüm kitap boyunca da bu arayışa eşlik ediyoruz. Bay C.’nin en önemli özelliklerinden biri, paralı olması. Babasından kalan miras sayesinde hiçbir geçim kaygısı olmadan yaşıyor. Belki de bu aylak bir hayat sürmesinin en büyük etkenlerinden biridir. Ancak kendisine bırakılan bu paradan memnun değildir. Hatta mirasını çalınmış para olarak nitelendirir. Çünkü babası bu parayı kazanabilmek için C.’nin çocukluğundan çalmıştır. Ona sevgi-şefkat göstermek ve onunla vakit geçirmek yerine çalışmıştır. Bay C. düşünen ve aydın bir bireydir. Topluma bilinçli olarak yabancılaşmış, genel geçer kurallara karşı koyan; kendi deyimi ile aylak. Ancak bu aylaklığı tembellikten kaynaklı değil. Aylaklığı bir tepki olarak kullanıyor, onu bilinçli ve kasıtlı bir eylem haline getirmiş. Bay C.’nin aylaklığı kendini toplumdan soyutlama çabası değil, tam tersi yeniden var olarak topluma dahil olabilme çabası. Bunun için de kendisine bir ‘tutamak’ arıyor ve bu tutamak onun için gerçek sevgili anlamına geliyor. İşte kitabın ilk cümlesinden itibaren başlayan arayış da bu gerçek sevgiyi, kendisine benzeyen sevgiliyi bulma çabasından ibaret. Kitapta ilerledikçe, aslında Bay C.’nin çocukluk travmalarının var olduğu görülecektir. Bilinçaltındaki bütün travmalarının sebebi baba figürüdür. Aylaklık durumunun en büyük sebebi de odur. Aylaklık, geçmişteki babaya tepki olarak doğmuş bir eylemdir. Baba çalışmayı ve kazanmayı severken C, ondan bir nevi intikam almak için onun kazandıklarını harcar. Baba kadınlara düşkünken C, ilk gençlik dönemlerinde ciddi cinsel problemler yaşar, cinsel isteği sebebiyle sürekli kendisini suçlar. Bazı korkuları, babada gördüğü davranışların kendine yansımasını görmemek için oluşmuştur. Ve hatta kitapta letimotif olarak kullanılan kulak kaşıma eyleminin temelini de babanın bilinçaltında yarattığı korku ve rahatsızlıklar oluşturmaktadır. Romanda bu travmatik durumlar çeşitli simgelerle yansıtılıyor; mavi göz, makyajsız olma, başkaldırı gibi kavramlar iyi ve doğruyu simgelerken; bıyık, kulak, bacak ve tekdüzelik gibi kavramlar kötüyü simgelemektedir. Romanda kullanılan mekanlar da oldukça simgelsel; *Sinema locaları; karanlıktır ve sessizdir; bilinçaltına ve geçmişe giden yoldur. Hatta Zehra teyzeye benzeyen şaşı kadını sinemada bulması bile bunun bir örneğidir. *Sokaklar; O’nu bulacağı labirentlerdir. Aylaklığın altındaki arayışı ve yaşama tutunma çabasını simgeler. Aradığı tutamaç, bu sokaklarda bulunacaktır. *Bayan Naciye’nin Küçük Evi; C’nin kendi benliğinin bir parçasını bulduğu, geçmişle yüzleşme cesaretini bulduğu, bir süreliğine yuva gibi hissettiği bir yerdir. Burası C’ye ruhsal anlamda bir aidiyet ve sıcaklık hissi veren bir yerdir. Belki de bu rahatlama hissinden kaynaklı olarak, C ilk kez geçmiş ile şimdiyi aynı paydada birleştirir ve travmalarını gözler önüne serer. Sonuçta C, kısa süreli mutluluğuna rağmen burada yine aradığını bulamaz ve sokaklardan oluşan labirentte aramaya devam eder. Burada belirtmek gerekir ki, Bay C.’nin bu arayışını sonlandırabileceği iki önemli dönüm noktası gerçekleşmiştir kitapta; ilki C.’nin yaptığı yanlış bir tercih sonrası ellerinden uçup gitmişti. İkincisi ise final bölümündedir. Sonuç : Aylak Adam, modern düşünen insanın yalnızlığını ve bu yalnızlığın içinde kendisine tutunacak bir dal arayışını anlatır. Bay C., değerlerini yitirmiş ve kendini yoktan inşa etmeye çalışan aydın tipini simgeler. Bu süreçte, geçmişinin acılarından kurtulamaz ve geleceğine yön verirken bu travmalardan çokça etkilenir. Roman boyunca C., var oluş sürecinin çeşitli sancıları arasında kıvranır durur. Roman bir yandan geçmişi geçmişte bırakabilmenin önemini anlatmaya çalışırken, diğer yandan kişinin tüm arayışlarının aslında bir nevi kendini arama yoluna çıktığını belirtir. Aslında bulmamız gereken şey, eksikliğini hissettiklerimizden çok, kendimizdir. Not: Kitap hakkında kişisel düşüncelerimden bahsetmem gerekirse; Bay C.’nin kadınlara olan düşkünlüğü, sürekli onları takip etmesi, tanışmaya çalışması ve sevgi arayışını benim açımdan çok hoş olmayan yöntemlerle sürdürmesi kitap boyunca beni oldukça rahatsız etti. Bunun dışında okunması çok kolay bir kitap olmadığı için, yavaş ve sindirerek okumayı tercih ettim. Okumayı planlayanlara da bu şekilde okumalarını tavsiye ederim. Sevgiler.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,7bin okunma
··
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.