Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
BİR DARBENİN ANATOMİSİ – YILMAZ ÖZTUNA Arkadaşımız Kadir Şarkı’nın önerisi ile aldığım kitabı okudum. Nacizane bir tarih meraklısıyım. Elimde dikkate değer oranda kaynak var. Şunu iyi biliyorum ki bugün tarihle ilgili araştırma veya değerlendirme yapan insanlar için birinci dereceden önemli kaynaklar İSMAİL HAKKI UZUN ÇARŞILI ve ENVER ZİYA KARAL’dır. Elbette İlber Ortaylı ve HALİL İNALCIK da bu kaynakların arasındadır. Konu tarih olduğunda, eserin sahibinin KABUL NOKTASI çok hayati bir önem içeriyor. Aynı kaynaklara bakarak bir araştırmacı Abdülaziz’in İNTİHAR ettiğine bir diğeri ise KATLEDİLDİĞİNE karar verebiliyor. Üniversitede bir hocamın söyledikleri bu konuda çok yol göstericidir. İNTİBA OLUŞTURMAK diyordu o. Aynı konuda farklı düşünceleri olan birden fazla eser incelendiğinde; bu yazarlar, okurun düşüncesini ne kadar yönlendirmek isterse istesin, OKUR, intiba sahibi oluyor ve kendi kararını veriyor. Öztuna, TABU ŞAHSİYET diye bir belirleme yapmış kitabın başında ki ben bu tanımlamayı çok değerli buldum. Hamit, sıradışı ve talihsiz bir padişahtır bence. Her şeyin çözülmekte olduğu bir çözülme sürecinde tahta geçmiş. Şahsen ben bir insana, kim olursa olsun, tamamen İYİ veya tamamen KÖTÜ denmesini bilimsel bulmuyorum. İyi de kötü de değişkendir. Bir yere kadar iyi kalınabilir sonrasında şartlar el vermeyebilir. Kendi adıma bir TABU ŞAHSİYET im yok. Her insanın eleştirilmesi gerekliliğine inanıyorum. İlk olarak Hıfzı Topuz’un Aziz meselesine İntihar’dır deyip geçmesine şaşırdım. Bu hükme pek çok farklı yazarda da şaşırırdım. Aziz zaten sıradışı bir adamdır. Ancak sonuçta bir HAKAN/SULTAN dır. Bunun koşullarını iyi bilmel gerekir. Aziz’in dünyanın en büyük donanmasını yapması, tahttan indirilmesi ve ÖLDÜRÜLMESİ için zaten yeterlidir. Çünkü karşısına aldığı güç İNGİLTERE’dir. İkinci olarak Hüseyin Avni gibi bir askeri ÜÇ DEFA, Hasan HAYRULLAH gibi bir kişiliksizi iki defa affetmesi onun saray siyasetini ne kadar az anladığını gösteriyor. Avni Paşa, şehvet düşkünü, saygısız, kindar bir adamdır. Avni Paşa, Kupp ve Martini şirketlerinden yüklü miktarda rüşvet almıştır. Muhaliflerini zehirletmiştir. Hayrullah, her kılığa giren makam düşkünü bir adamdır. B u adamlar son derece tehlikeli oldukarı halde Aziz, bu adamları affetmiştir. Ben bunu Aziz’in yüce gönüllü oluşuna değil, gücüne fazla güvenmesine ve kibirli oluşuna bağlıyorum. Aziz, 3. Selim’in başına gelenleri biliyordu. Aziz gibi devrinin güçlü bir adamını 63 kişilik bir soysuz takımı tahtından indirdi. NEŞEREK HANIM’a yapılan terbiyesizlik tahttan indirme işini yapanların ne derece çapsız ve kötü niyetli olduklarının göstergesidir. Konunun arkasında Mitaht Paşa aracılığı ile İNGİLTERE’nin olduğu tartışma konusu bile yapılamaz. Aziz, Öztuna’nın anlattıklarından fazla hakaret görmüştür. Bir gün önce karşısında söz söyleyemeyen adamlar yanında sigara içmişler, sözle ve elle hakaret etmişlerdir. Daha sonra çıkan belgelerde Aziz gibi bir pehlivan HAKAN’ın yanında fotoğraf çektiren arap alayı askerlerinin yüzlerine bakmak, yapılan terbiyesizliklerin çapını anlatıyor zaten. Aziz, Genç Osman ve 3. Selim olaylarından ne yazık ki ders almamıştı. Aziz’in ölümü bence kesin olarak intihar değildir. Sakalındaki yolunma, kalbinin üzerindeki morluk ve yaralanma, iki ön dişinin kırılmış olması bu konuda kesin deliller olarak görünüyor. Ayrıca bir makasla üç cm derinliğinde ve beş cm uzunluğunda bir kesik açmak üstelik o kesik kolla benzer bir yarayı diğer kolda açmak olasılık dışıdır. Üçüncü olarak, hüseyin Avni’nin bir darbe yapacağı çok kişi tarafından Aziz’e iletildiği halde dikkate almamıştır. Mithat Paşanın yerel yönetici olarak başarıları olduğu herkesçe bilinmektedir. Yazar, 77-78 Osmanlı – Rus savaşının bütün sorumluluğunu, ardından yaşanan acılı toprak kayıplarını yalnızca Mithat Paşaya ve İttihatçılara yüklemektedir. Bu, hiç de bilimsel tarihçiliğe uygun bir belirleme değildir bence. Dönemin koşulları göz önüne alındığında tahtın sahibi olarak Hamit bu durumda karar sahibidir. Yazarın iddia ettiği gibi Hamit’in varlığı yağma edilmemiştir. Bu konuda pek çok güvenilir kaynak da var zaten. Turan AKINCI’nın üç kitabı bu dönemi bütün ayrıntısı ile ve belgeleriyle anlatıyor. Bakılabilir. Yazar Hamit konusunda son derece taraflı bakmaktadır. Onun borsa merakı, 26 defa sadrazam değiştirmesi, hastalık derecesinde kuruntulu olması, devletten kendisine özel bir bütçe ayırması, borçları, BANKER ZARİFİ ile ilgili ilişkileri, sürgün ettiği binlerce insan, baskıları, sansür heyeti, Hassa Hazinesinin 850.000 liralık borcu, derviş vahdeti ve mevlanzadee rıfat’a gösterdiği tahammülden hiç söz edilmiyor. Oysa bunlar tartışılmayacak bilgilerdir. Yazar ayrıca hareket ordusuna ne oldukları belirsiz bir sürü demektedir ki tamamen yanlıştır. O ordunun içinde dönemin çok önemli subaylarının yanında Mustafa Kemal de bulunmaktadır. Soyu sopu belirsiz bir eşkıya sürü değillerdir. (s277) Son olarak kitapta tartışmaya açık pek çok belirleme var. Bunları, dönem ile ilgili yazılan diğer kaynakları inceleyenler zaten görürler. Bence Osmanlı için 2. Mahmut ve 3. Selim dönemleri birer şanstır. Mahmut, devleti kurtarmak için çok önmeli atılımlar yapmıştır. Mecit ve Aziz de çok önemli değişimleri başlatmışlardır. Fakat ne Osmanlı Aydını ne de üst yönetim kadrosu sorunun köküne inememişlerdir. Osmanlı bir hanedanlıktır. Kendi döneminde bütün dünyada büyük devletlerin tamamı da hanedanlıktır zaten. Japonya, Rusya, France ve İngiltere debirer hanedanlıkıtr. Ancak bu devletler özellikle Rusya ve Japonya konuyu doğru anlamıştır. Rusya sanayi devrimini geç de olsa başarmıştır. Aziz, dev bir donanma kurarken sanayi konusunu daha doğrusu ÜRETİM konusunu atlamışttır. Çünkü dev donanmanın ve dev bir askeri gücün beslenmesi için üretim zorunludur. Oysa Aziz de Mecit gibi saray masraflarını kısamamış, yeni saraylar yaptırmıştır. Üretim konusunda yaptıkları önemli olmakla birlikte çok yetersizdir. Hamit dönemine baktığımızda onun da çok önemli icraatları vardır ama sanayi meselesi atlanmıştır. O yıllarda Rusya milyon ton mertebesinde demir çelik üretirken bizim evlere kullandığımız camlar italya’dan, İstanbul’da pişen ekmeğin unu Rusya’dan geliyordu. Çivi gibi basit demir ürününü bile Almanya’dan alıyorduk. 1. Dünya savaşına alman KRUPP şirketinin göndereceği toplarla ve ABD’den gelen Martini lerle giriyorduk. Hamit, kendi döneminde konuyu anlasaydı hâlâ bir şansımız vardı. Ama o, yönetimde kalabilmek için elinden geleni yaptı fakat çevresindeki yetkin insanları ya kenara koydu ya da yanından uzaklaştırdı. Uzlaşma mümkün olabilirdi. O, bunu reddetti. Hiçbir padişaha düşmanlığım yok. Bugün bazı kesimlerce Hamit’i eleştirmek zinhar haram gibi algılanıyor. Hamit, kendi döneminin incelenmesi gereken önemli bir şahsiyetidir. Bir tabu değildir. Durum Aziz ve Mecit için de geçerlidir. Bilimsel bakılmadığında Tarih, bir masala dönüşmeye çok uygun bir alandır. Oysa bütün dünyaya Bilimsel tarih bakışını İbni Haldun kazandırmıştır. Mithat Paşa için de aynı durum geçerlidir. Tanzimat ve Islahat fermanlarının tarihimize olumlu kadar olumsuz da pek çok etkisi olmuştur. Metin Aydoğan’ın Türkiye Üzerine Notlar’ını önerebilirim. Aziz nasıl ki kendisine yapılacak suikasti görmemeyi seçmişse Hamit de kendi ülkesinin aydınlarının uyarılarını yok saymayı seçmişlerdir. Bol kitaplı günler diliyorum.
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin AnatomisiYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2013355 okunma
·
182 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.