Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Son gününü görmeden hiç kimseye mutluluğa ermiş demeyin!
Mutluluk kimi zaman biriyle gelir hayata ya da bir başkasıyla hayatımızdan çıkar gider. Öyle adapte etmişiz ki kendimizi sanki biz kendimizle kalınca mutlu olamayacağız ve bir başkasından medet umar haldeyiz. Mutluluk aslında bizim içerimizdedir. Tebessümü, sevinci, heyecanı ve bir dünya güdüyü kendi başımıza ortaya çıkaramadığımız için hep bir başkasına ihtiyaç duymuşuz. Kendinize yetebiliyorsanız mutlusunuzdur, eğer ki mutluluğu hep bir başkasında arıyorsanız ise acizsinizdir. Sophokles MÖ 400-500 yılları arasında yaşamış, Yunan tragedyasının akla gelen ilk ismidir. Sayısız ödülle dolu bir yaşamı vardır. Konu işleniş ve kendine has tarzıyla Tiyatro tekniğinde sayısız yeniliklere öncülük etmiştir. “Kötülük yapanların acelesi var ve biz mağdurlar hala oyalanıyoruz.” (Alıntı #46262037 ) Oyunun yazım tarihi MÖ 406’ya tekabül etmektedir ve Sophokles bu zamanda 90 yaşını devirmişti. Bir önceki kitabı Kral Oidipus ise bu eserden tam 25 yıl önce yazılmıştı. Bu Sophokles’in son eseridir, yazımdan çok kısa bir süre sonra ise yazar hayata gözlerini yummuş ve adaşı olan torunu eseri sahnelendirmiştir. Üçlemenin ikinci kitabıdır. Eser içeriğinin Sophokles’in başının dertte olduğu oğlu İophon ile yaşadığı sorunlarla iniltili olduğu birçok araştırmacı tarafından söylenmektedir. Lakin ne olursa olsun oyunun bir şaheser olduğu gerçeği su götürmezdir. Kolonos yazarın doğduğu yerdir. Mitolojiye göre Thebai kralı Laios, Pelops’un oğlu Khrysippos’a karşı ilgi duyar, onu kaçırır ve tecavüz eder. Bu yakışıksız ilişkiye çok kızan Pelops Laios’u lanetler. Kehanet ise Laios’un doğacak oğlu babasını öldürecek ve Laios’un karısı İokaste yani annesi ile evlenecekti. İokaste doğan çocuğunu öldürmek için saraydan birisine verir ve ormana bırakmasını ister. Ormana bırakılan Oidipus topuklarından delinip, bağlanılmış şekilde çoban tarafından bulunur ve çocukları olmayan Korinthos kralı Polybos ile karısı Priboia‘ya verilir. Zaman ilerleyip Oidipus büyüdükçe etrafındaki konuşmaları da algılamaya başlar ve hakkındaki kehaneti öğrenir. Öz bildiği anne babasına zarar vermekten kaçınan ve duyduğu bu kehaneti netleştirmek için ise Delphoi Tapınağı’nın yolunu tutar. Tesadüf odur ki yolda yürürken öz babası ve 4 muhafızıyla Thebai kralı olan Laios’a rastlar. Kimin yol vereceğini tartıştıkları bu hengâmede Oidipus bilmeden babası Laios ve muhafızları öldürür. Kehanetin birinci ayağı ise tamamlanmış olur. “İnsanım ben de, daha kötü değilim diğerlerinden...” (Alıntı #46261769 ) Bu olayın akabinde ise Thebai şehrine bir Sfenks bela olmuştur. Sfenks şehrin kapısından geçenlere “Hangi varlık sabah dört ayaküstünde, öğlen iki ayaküstünde ve akşam üçayak üstünde yürür?” bilmecesini sorar ve bilemeyenleri ya yer ya da uçurumdan aşağı atar. Oidipus’un da yolu doğduğu şehir olan Thebai’ye düşer, Sfenks ile karşılaşır. Aklını iyi kullanan Oidipus bilmeyeceği bilir ve Sfenks bu cevabın üzerine kendini parçalamaya başlar. Şehrin başından bu belayı savdığı için Thebai şehrine kral olur ve eski kral Laios’un dul eşi İokaste ile evlenir. Bu evlilikten Antigone, İsmene adında iki kız ve Polyneikes, Eteokles adında iki oğlu olur. Burada ise kehanetin ikinci ayağı tamamlanır. Annesi olan İoskaste ile evlenip, anasını karısı yapar ve bu evlilikten dolayı ise çocukları aynı zamanda kardeşleri olur. “...iyi bilirim yarın üzerinde senden fazla hakkım olmadığını.” (Alıntı #46162241 ) Bolluk ve zenginlikle geçen zamanın ardından kıtlık ve belalar Thebai şehrine musallat olmaya başlar. Gelen orakl ise “Kral Laios’un katili bulunmalı ve şehirden sürülmelidir.” Oidipus bunu bir iç mesela haline getirir ve katilin bulunması için elinden geleni yapacağını söyler. Ancak bu arada öz babası bildiği Korinthos kralı Polybos ölmüştür. Kehanetin gerçekleşmediğini gören Oidipus durumdan iyice işkillenmeye başlar ve içine kuşku düşer. Karısı ve annesi olan İokaste’den Laios’un ne zaman ve nasıl öldüğünü, yanında ise kimsenin olup olmadığını araştırmaya kalkar. Olayı yaşayan bir kişi bulunur ve ağzından “Polybos ile Periboa’nın oğlu değilsin. Bu saraya bir çoban tarafından getirildin!” duyar. Artık Oidipus kaderini anlamış ve kehanetin gerçekleştiğini görmektedir. İokaste’ye durumu anlatır, bu iç yakan hadiseyi duyan İokaste kendini öldürür. Ölümü gören Oidipus ise acıya dayanamaz ve gözlerini hançeriyle delik deşik eder. Acısıyla beraber Thebai şehrinden sürgün edilmek, aşağılık bir hayat yaşamak için şehirden ayrılmak ister ve isteği kabul olur. Antigone hariç bütün çocukları ve uyrukları kendinden nefret eder, Attika –Atina- şehrinin Kolonos yerleşkesine doğru hareket eder. Ve ana karakterlerden biri olan Atina şehir kurucusu Aegeus oğlu Theseus ile yolları kesişir. Theseus; Atina şehir kurucusu, birleştiricisi ve kanun koyucusu olarak bilinmektedir. Zaten kral olan babasının ardılı evlilik dışı çocuğudur. Bir diğer rivayete göre ise Poseidon’un oğlu olduğu savunulmaktadır. Girit Kralı Atina’da yapılan bir şenlikte – Panathenaia – düzenlenen yarışmada kendi uyruklarından birinin kazayla ölmesini bahane ederek Atina Kralı olan Aegeus’tan diyet olarak her sene 14 kişi - 7 kız ve 7 erkek - Girit’e gönderilmesini ister. İlk başlarda zor gelmeyen bu diyet işi zamanla Atinalıların zoruna gider ve evlatlarını vermek istemezler. Çünkü gidenler Labirent denen bir yere bırakılıyor ve Minotauros denen bir öküzden hallice canavar - ki ben bunun öyle olduğuna inanmıyorum; miğferinde öküz boynuzları olan komutan demek daha doğru olur – tarafından öldürülüyordu. Girit Kralı, Theseus’un da baba ocağına döndüğü bir zaman 14 kişilik grubu seçerlerken ilk olarak Theseus’u seçmiştir ve Atina Kralı ise oğluna Minotauros’u öldürmesini söylemiştir. Gönderilecek geminin kaptanına ise beyaz – aslında kırmızı – yelkenler verip, eğer oğlum ölmeden dönerse beyaz yelkenlilerle şehre dönün demiştir. Theseus, Minotauros’u öldürür ve diğer kalanlarla beraber şehre dönerken zafer sarhoşluğu nedeniyle siyah yelkenlileri değiştirmeyi unuturlar. Bunu gören Atina Kralı ise oğlunun öldüğünü düşünür ve o acıyla bulunduğu uçurumdan kendini Ege Denizi’ne bırakır. O günden sonra denizin adı Aegeus Pontos olarak değişir ve zamanla Ege Denizi halini alır. Hikâye üçlemenin son kitabı Antigone’de devam edecek ve artı olarak Yunan’da ölü gömme eklenecektir. “...acılar sadece ölülere ulaşmaz.” (Alıntı #46261957 ) Eserimiz ise tam bu kısımda başlar. Oidipus kızı Antigone’nin yardımıyla varır Kolonos şehrine ve derdine çare aramaya koyulur. Trajediyi çok iyi sentezleyen Sophokles neredeyse her satırda izleyicilerine bunu aktarır. Kader kurbanı olan Oidipus’u her zaman haklı çıkarmayı ve aklamayı ihmal etmez. Tanrılar ile onurlandırılır ve yüceltilir. Kişi asla ne oldum dememeli, ne olacağım demeli ve gözlerini kapamadan asla mutlu bir yaşam sürdüğünü iddia etmemeli. Oyunda karakterlerin güçlü diyalogları ve ustaca birleştirilmiş kurguyla hiç kesintiye varmadan okuru sona taşımaktadır. Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan ve çevirisi muazzam. Sayfa kalitesi yerinde ve nokta hatası dahi bulunmamaktadır. Harika bir çevirmen önsüzü ile başlayan eser okuyucuyu sıkmadan oyuna geçmektedir. Şiirselliği ve felsefi yanlarını kaybetmeyen cümleler oyun sonuna kadar devam edip, çevirmen sonnotlarıyla eser noktalanmaktadır. Sözün özü; muazzam bir içerik ve okunması gereken naçizane bir eserdir. Benim için baştan sona harika bir deneyim olduğu için hem okunulası, hem de tavsiye edilesidir. Yüksek sesle okunması okur yararınadır. “Zira çok zengin insan vardır ki, kıt kanaat yaşayan insandan hiç de daha mutlu değildir, eğer talih, zenginlik içinde geçen ömrünün sonuna kadar ona yar olmazsa. Nice insan vardır ki, masallardaki kadar zengindir, ama mutsuzdur; niceleri de vardır ki, şöyle böyle geçinirler, ama talihlidirler. Çok zengin olanın, eğer mutlu değilse, talihli olandan yalnız iki ayrıcalığı vardır; ama talihli olanın mutlu olmayan zengine bakarak pek çok ayrıcalıkları vardır; birisi için her dilediğini yapmak ve büyük bir para kaybını karşılamak çok kolaydır; ama bir de öbürünün üstünlüklerine bakalım: Elbette büyük bir kaybı ve aşırı istemleri öbürü gibi karşılayamaz; ama talihi onu bundan korur; üstelik sağlam yapılıdır, hastalık bilmez, üzüntü tanımaz, görmelere layık çocukları arasında mutludur. Bırak bir de bütün bunlara taç olarak ömrünü mutlu bitirsin ve işte mutlu adam sözüne layık kişi, senin aradığın kişi budur. Ama ölmeden önce, dilini tut, mutludur demek için acele etme, yalnız talihli de, o kadar. Elbette her üstünlüğü elde etmek bir ölümlü için olacak şey değildir; hiçbir toprak yoktur ki, kendi kendisine yetsin ve her ürü nü versin; şu ürünü verir, ama kendisinde yetişmeyen öbürünü başka yerden alır; en çoğuna sahip olan en iyisidir. İnsanoğlu için de böyledir; hiç kimse tek başına her şeyi elde edemez; filanı elde eder, falandan yoksun kalır. O ki ömrü boyunca her zenginliğe erişir ve en son dünyadan hoşnut ayrılır; işte o, bana göre, ey kral, mutlu insan adını hak eder. Her şeyin sonuna bakmalıdır; tanrı çok insana mutluluğu yem olarak sunar, sonra da çeker alır elinden.” (Alıntı Herodotos Tarih Kitabındandır #45608898 ) Sevgi ile kalın.
Oidipus Kolonos’ta
Oidipus Kolonos’taSophokles · İş Bankası Kültür Yayınları · 20161,527 okunma
··
179 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.