Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BİTKİN AKŞAMLAR Mesai bitmek üzere, felaket yoğun ve yorucu bir gün. İki gün sonra yapılacak Rusya yüklemesi için bütün ekip insanüstü bir gayretle çalışıyoruz. Yaşım gereği artık bu iş, bu çalışma temposu ağır geliyor. Patrondan beklenen haber çıkıyor ve iki saat zorunlu fazla mesai var. Bir anda ortalık buz kesiyor. Sonra işimize dönüyoruz. Bir de hastayım ki sanki etim kemiğimden ayrılıyor. Bütün eklemlerimde tarifsiz bir sancı var. Boğazımda bir düğüm, sanki her yutkunuşumda patlatacak gibi basınç yapıyor kulaklarıma. Ateşim yükseliyor halsizliğim artıyor. Yemekten sonra aldığım Parol, etkisini kaybediyor anlaşılan. İş aynı iş. Kes, yapıştır, zımparala, taşı; ne hikmetse bana daha ağır geliyor. Derken telefonum çalıyor, arayan eşim. İyi oldu aradığı, ben de geç geleceğimi haber vermek için onu arayacaktım. Hani beklemezdi de adet yerini bulsun diye işte. Duyduklarımla biraz daha içim kararıyor. Başka yerdeymiş ben de oraya gidecekmişim. Biraz mırın ķırın ettikten sonra uzatıp telefonda tartışmamak için tamam diyorum. Sinirlerim bozuluyor bir an ve aklım karman çorman. Ne işim var benim elin evinde (el sayılmaz ama olsun)? Hastayım bir yandan, gecikeceğim bir yandan. Üstüm basım toz toprak. Leş gibi polyester kokuyorum. Bu kadın ne zaman öğrenecek halden anlamayı? Eve döndüğümüzde adamakıllı bir konuşmak lazım. -Hanım bundan sonra başka yerde akşama kalmanı istemiyorum... Daha sözümü bitiremeden sanki ormandan bir domuz sürüsü çıkmış, üstüme geliyor zannettim. Söylediğime söyleyeceğim pişman oldum. 30 yıldır beni anlamayan kadının bir günde beni anlayacağını düşündüren şey neydi bilmiyorum. Madam Bovary'yi, Anna Karenina'yı, Meryem ile Leyla'yı, Feride'yi, Tolgonay’ı vs. bilmeyen, kitap okumayı para kazandırmadığı için anlamsız bulan bir kadından ne bekliyordum ki? Özür dilemem bile onu durduramadı. Tetiği boşalmış bir mitralyöz gibi, her kelime kurşundan beter yaralıyor, kılıçtan beter kesiyordu. Cehalet ete kemiğe bürünmüş işte karşımdaydı. (Kurgudur)
··
11 görüntüleme
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Çiftlerde çok yaşanan bir durumu tasvir etmişsiniz Uğur Bey. İnsanlar aynı frekansta olmadığında bir ömür işkenceye dönen hayatlar... Çok zor ve sık yaşanan durumlar ne yazık ki... İnsan kendisini karşısındakinin yerine koyacak, ben olsam böyle bir durumda ne hissederdim sorusunu soracak kendisine... İnsanı anlamaya çalışmak gerekiyor, karşılıklı güzel geçinmenin-insan gibi davranabilmenin ne gerektirdiğini öğrenmek gerekiyor ki hayat cehenneme dönmesin!.. Olmadı mı, öyle durumlar için de Neşet Ertaş'ın güzel bir sözü var; "Halden anlamayanı kendi haline bırak, Zaman ona halini anlatır gurban olduğum…”
Uğur Ukut okurunun profil resmi
Ne de güzel söylemiş büyük usta. Sonuna kadar katılıyorum söylediklerinize. Gönül ister ki olmasın böyle şeyler. Her aile bir cennet olsun ama durum bu çoğu zaman.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.