Dinmek bilmez bilgi açlığının kendisini en duyulmadık deneylere sürüklediği ve sonuçta alem-i cihan haline getirdiği bir başka dostum, yoga egzersizleri sırasında dış dünyadan uzaklaşma, dikkati beden işlevlerinde toplama, belli biçimlerde nefes alıp verme sayesinde kendisinde, ruhsal yaşamın en eski, çoktan üstü örtülmüş durumlarına gerileme olarak yorumlandığı yeni ve genel duygular uyandıra bildiğine beni temin etti. Bu dostum mistisizmin pek çok bilgeliğinin fizyolojik denebilecek temellerin burada yattığını düşünüyor. Bununla, ruhsal yaşamın trans ve vecd gibi karanlıkta kalmış değişimleri arasında bir bağlantı olması akla yatkın geliyor.
Ancak benim içimden bir kez daha Schiller'in dalgacı sözlerini haykırmak geliyor. " Ne mutlu orada, pembe ışığın içinde nefes alanlara."