Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dindar gördüğünde öcü görmüşçesine irkilir hale getirilen, camiye girmektense hapse girmeyi tercih eder derecede dinden ürkütülen gençler kuytu pasajların rutubet ve biraz da esrar kokan bodrumlarında aslında belalarını filan arıyor değillerdi. Mevlâlarını arayan fıtratlarının önü kesilmiş, aslında sırat-ı müstakîmi bulmak üzere başlamış yolculukları hengâmında önlerine yanıltıcı işaret tabelaları dizilmiş ve bu yüzden esasında Mevlâya giden yolları bükülüp eğilmişti. İhtimal ki hepsi doğruyu arama adına yola çıkıyor ve doğru'nun orada olduğu zannıyla, kimi occult takılıyor, kimi New Age'e yaslanıyor, kimi satanizme sapıyor, kimi ruhçuluk'la filan idare etmeye kalkıyordu. Ama her hâlükârda, şu ülkenin özellikle ve ısrarla dinden uzak kesimlerinden ve ayrıca dine yakın kesim içinde maalesef görülebilen doğru dinin yanlış sunumu olgusundan-zuhur eden böylesi gençlik manzaraları, "Dinsiz yaşanmaz" gerçeğinin belgeleriydi her şeye rağmen. Gelin görün ki, en kritik arayışlar, şeytanın başlattığı melekût savaşlarıyla, sonu gelmez karanlık dehlizlere sürüklenebiliyordu. Hem, melekût savaşları yalnızca bu sahte melekútlarla ilgili ve sınırlı da değildi. Ne bağlanma katsayısı ne de salâbet ve cesareti böylesi gençler kadar yüksek olan kimileri, daha 'light formüller peşindeydi. "Light'ın İngilizcedeki ışık ve 'nur' anlamını hafife alıp 'hafif' anlamını ağıra satan bu grup için arada bir başvuracakları bir maneviyat zemini yeterliydi. Din hayata yön veriyor olmamalıydı; o zaman nefislerinin istediği hayatı yaşamaya devam edemezlerdi. Ama büsbütün dinsiz de olmuyor; özellikle musibet anlarında bir sığınak olarak, din de gerekiyordu. O yüzden, gereğinde kullanmak üzere bir yedek lastik olarak hayatta bir miktar 'din unsuru'na ihtiyaç oluyordu.
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.