Kitapta her şeyden kendini soyutlamış, kendini bu dünyaya ait hissetmeyen, varlığı ile yokluğunun farkının ayırt bile edilmeyeceğini düşünen ve boşa çaba olacağı için tüm bunları değiştirmeye de çalışmayan bir karakter bize eşlik ediyor: Raif Efendi. Ama biz ona " Ah Raif " diye seslenelim :) .
Raif Efendi'nin başından geçenleri kendisinin iş arkadaşı olan beyefendinin bu hikayenin üstüne gidip öğrenmesi bize, çevremizde gördüğümüz basit insanların (!) nasıl büyüleyici ve derin hikayeleri olabileceğini açıkça anlamamızı sağlıyor.
Raif Efendi'nin bile sürekli aradığı ve fazlasıyla ütopik özelliklere sahip olan ruh ikizini bulması ben ve benim gibi kimsenin bizi anlayamayacağı, arzu ettiğimiz düzeyde bir ilişki kuramayacağımızı düşünen insanlara cesaret vermesi, o ruh ikizi bulunduğunda da asla yalnız bırakmamamız gerektiğini bize öğüt veren bir roman olması bu kitabı büyük yapan unsurlardan biri.
Hayal ile yaşananlar arasında hakikatler vardır. Bu hakikatler gerek kitabın başlarında, gerek Raif Efendi'nin yazdığı yazının sonlarında yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.