Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
Güncelleme(20.07.2022): İnsanın dünyaya, özellikle kendine yabancılaşmasını ve anlaşılamamanın götürdüğü noktayı gösteren bir kitap diyebilirim. Güçlü bir mizah yönü olan Atay, Canım insanlar diyor hep. Biraz karamsarlık, biraz acı, çokça güldürü, tahlil ve yaşayan ölülerden oluşan karakterler. Tüm eserlerinde bunlardan bahsetmiyor mu? Konusu bu değil mi? Uzun uzun anlatmaya bile ihtiyaç yok aslında. Oğuz Atay, Tutunamayanlar kitabında bizlere, bizi anlatmış. Derdimizi mizahıyla, ironi diliyle yüzümüze çarpmış. Yaşarken pek tanınmamış. Öldükten sonra ortaya çıkan Günlüğünde yaşarken unutulduğunu söylüyor. Şimdi de ne kadar tanınıyor tartışılır. Sosyal medya da uydurma alıntıların altında görüyoruz adını. Oysa bir mühendisin ortaya koyduğu muhteşem edebi eserler hepsi diyebilirim. Enis Batur onun yazımından bahsederken “harflerine sinen siyah ama ince alay” diye bahsetmiş. Bilinç akışı diye bir teknikte yazıldığından gerçek ile hayal birbirine karışıyor. Belki de çoğu insanın yarım bırakmasının sebebi bu olabilir. Konuyu özetlersek de Selim Işık karakterimiz intihar etmiştir. Arkadaşı Turgut Özben bunu öğrenir, kabullenemez. Neden, neden deyip durur. Sonra Selimi anlamaya, onu yeniden tanımaya çalışır. Arayışa girer. Bu yol onun Selim’in diğer arkadaşları ile de tanıştırır. Bu sırada Selim’in bilmediği yönleri olduğunu, herkesin onu farklı tanıdığını görür. Bu yolda Turgut aynı zamanda kendini de arıyordur. Kitap karamsar ve ölümle iç içe olsa da biraz umut da barındırıyordu. İç dökmek adına kitabı okuma serüvenimden bahsedeyim sonra da kitap hakkında biraz daha yazarım. Kitabı ilk kez 2015 yılında okumuştum. O zaman inceleme kısmına şu kısa yazıyı yazmışım: “Herkesin dilinden düşürmediği bu kitabı sonunda bitirebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Okurken çok sıkıldığım ama elimden bırakamadığım bir eserdi. Sanırım yaşıma göre biraz ağır geldi. Uzunca yorumlamak yerine kısaca hayatımızı anlatan bir roman olduğunu söyleyebilirim. Sanırım bende "tutunamayanlar"danım. “ Geçen zamanda kitabın içinden ara ara bölümler açıp, çizdiğim yerlere bakıyor olsam da baştan sona okuyalı yıllar geçmiş. İlk okumam çok fazla boş vaktim olmasına rağmen bir ayı geçmişti. Şimdi de öyle oldu. Hatta daha uzun sürdü. İki okuma arasında birçok fark var. Gerek o zamanlar ile şimdi arasında düşünce sistemim, gerekse hayatım çok değişmiş. Her şey farklı geldi. Ama değişmeyen, aynı olan bir şey var. Tutunamayan olmak... İkinci okuyuşuma 2021 Aralıkta başladım. İlk okumamdan sonra üniversiteyi okumuşum, bitirmişim. Bir yılımı yedek subay olarak askeriye stresi içerisinde harcamışım. Bu stres yetmemiş, üzerine bir yıl da KPSS denen saçmalığa çalışarak harcamışım. Sonra yeter artık deyip evin kapısını çekip yeni bir şehir de tek başıma yeni bir hayat kurmakla harcamışım. İşte tam bu sırada okumaya başladım. Yanımdaki tek kitabım buydu. Biraz okuduktan sonra işlerimin yoğunluğu, bazı sağlık sorunlarım ve sonunda atanıp tekrar yeni şehir yeni iş derken uzun süre ara vermiş bulundum. Nihayet elime tekrar aldığım dönemde ise bazı durumlardan dolayı oldukça kötü, karamsar, uykusuz geceler geçiriyordum. Bu yeni şehir İzmit’in aksine bana yaramamıştı. Karamsarlık ile dibe doğru batıyordum. İşte böyle kötü bir zaman diliminde kötü bir ruh halinde bitirdim ikinci okumamı. Her paragraf, her cümle, her kelime bana kadar anlamlı geliyordu ki kitabı sanki okumuyor yaşıyordum. Bu yüzden bu okumamda ciddi anlamda etkilendim, etkisinden çıkamadım. Çevrem bile artık bırak şu kitabı elinden diyordu. Bu kitabın bir anlamı da ilk okuduğum dönemde hayatıma derin iz bırakan biriyle tanışmıştım. İkinci okuyuşumda tarih tekerrür etti sanırım. Yine unutamayacağım bir iz daha bırakıldı. Kitaba tekrar gelirsek karakterlerin hepsi ayrı özelliklere sahip olsa da özünde tutunamayan. Metini bunlardan ayırabiliriz belki. Kitabı Selim Işık’ın arkadaşı Turgut Özben ağzından dinliyoruz. Bolca içsel konuşmalar var. Zamanla Olric dâhil oluyor o içsel konuşmalara. Sosyal medyada gördüğünüz uydurma Olric sözlerini burada göremezsiniz. Akıcı bir olay örgüsünden bahsedemeyiz. Çünkü bir bakıyoruz şimdi de bir bakıyoruz geçmişte Selim Işığın yanındayız. Bir de bakmışız düşünceler âleminde. Hayalle gerçeği ayırt etmek zor. Kitap o dönemde yaşamama rağmen çocukluğumdan izler de taşıyor. Şimdi anlamı yok ama çocukken büyüklerin yanında sigara içenler iyi karşılanmazdı. Ondan bahsedildiğini gördüm. Sobalı evler gördüm. Batı tarzı evlere Turgut’un evi üzerinden gönderme yapmış. Matematiksel terimler de görüyoruz, mühendis olmasının etkisi olsa gerek. Bizden de büyük matematikçiler yetişir göndermesi yapmış. Osmanlı dönemine ait yazım üslubu ile kelimeler kullanmış. Doğunun buluşlarının batıya gitmesi, kaptırması ve doğunun gerilemesine değinmiş. Karı kocanın birbirleri ve çevre ile ilişkisi konusunda da bir şeyler bulabilirsiniz. Memurlukla, öğretmenlikle ilgili göndermeler de var. Klasik, baskıcı, otoriter öğretmen tiplemesinden bahsetmiş. Yazım olarak bazı bölümlerde şiirsel bir anlatıma geçmiş. İngilizce, Fransızca kelime ve cümleler görebilirsiniz. Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’ten bahsediliyor. Dil, İslam, Orhun yazıtları göndermesi var. Dandini dasdana hikâyesini birde Oğuz Atay ağzından dinliyoruz. Uzattıkça uzatılabilir. O kadar çok konudan konuya, olaydan olaya atlıyoruz ki hepsini akılda tutmak zor. Benim de Süleyman Kargı gibi yemekten sonra hemen bulaşıkları yıkamam lazım yoksa rahat edemem. Turgut gibiyim bazen. Dalıyorum kendimle konuşmaya. Dört duvar üzerime geliyor. Pencereyi açıyorum biraz temiz hava soluyayım diye. Soğuğu hissedince bir kendime geliyorum. Yoksa hava temiz değil. Büyükşehirlerde temiz hava ne gezer. Peki, şimdiki yaşadığım yer? Küçük bir şehir, havası oksijeni bol ama atmosferi iç bunaltıcı… Kitabı okurken birçok kitap, film, yazar, ünlü isimler hatta müzik adları duyuyoruz. Not aldıklarımı buraya yazayım: Frankeştayn'a Karşı Kurt Adam, Mavi Kuş filmleri. Gorki (Benim Üniversitelerim), Oscar Wilde, Belinsky, Dostoyevski (Yeraltından Notlar), Victor Kravchenko, Puşkin, Makyavel, Çehov, Jean Francois, Gauss, Leibniz, Decartes, Marx, Marko Polo, Leonardo da Vinci, Oblomov, Soren kierkegaard, Oswald Spengler, Franz Kafka, Nietzsche, Cenap Şahabettin, Newton(Yer çekimi kanunu), Hegel, Platon, Muallim Naci, Ziya paşa, Namık Kemal, Abdülhamit, Mustafa Kemal gibi yazar isimlerine rastlıyoruz. Bazı yazarlardan birçok defa bahsedilmiş. Şimdilik bu kadar. Bir sonraki okumam da bu yazı tekrar kendini günceller.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,5bin okunma
·
143 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.