Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ben oldum olası insanların iyi niyetine inanmışımdır. Vatan ki hepimizin evidir. Bu evin içinde bulunan herkesin onu sevmesini isterim. Bütün insanların, hele bu topraklar üstünde yaşayan insanların kardeş olmalarını isterim. Bir kişi varsa ihanetine düşmüşse ve bu da ispat edilmişse gene bunu da o insanın ahmaklığına yorarım. Şu dünyada vatan haini insan görmek benim zoruma gider. İnsanlığımı yaralar. İnsanların vatan hainliğini kolay kolay kabul edemem. Edemem, ama gene de vatan hainleri olmuştur. Bunu da kabul etmek zorundayım. Vatan hainliğinin çeşitleri vardır. Burada hepsini sayıp dökmeyeceğim. Herkes her çeşidini görmüş ve biliyor. Her çağda ihanetin çeşidi, etkisi, yönü değişir. Dün ihanet olan bir davranış, bugün olmayabilir. Bugün ihanet olan bir davranış da yarın olmayabilir. Bunun dışında köklü ihanetler vardır ki, hiç değişmez. Her çağda aynıdır. Örneğin, Mareşal Petain vatan haini miydi değil miydi, hala tartışma konusu. Hiçbir zaman, hiçbir çağda, hiçbir şekilde tartışma konusu yapılamayacak hainlikler vardır. Bir milleti, hangi yoldan olursa olsun, topyekun ölüme mahkum etmek. Bir milletin kültürünü ölüme mahkum etmek, yozlaştırmak. Bir milletin topraklarını ölüme mahkum etmek, yozlaştırmak. Bir milletin onurunu ölüme mahkum etmek, yozlaştırmak. Bir milletin geleneklerini, dinini, tarihini ölüme mahkum etmek, yozlaştırmak. Bir milletin kişiliğini aşağılamak, ölüme mahkum etmek… Bağımsızlığını… Hainlikler vardır. Türlü türlü. Hainliklerden hainlik beğen. Bütün bunların en alçakçası, en korkuncu, en bağışlanmazı bir milletin topraklarını ölüme mahkum etmektir. Üstünde oturacak toprağı olduğu müddetçe bir millet bütün belalardan, bütün hainliklerden kurtulabilir. Üç yüz yıldır kültürümüzü yozlaştırmaya çalışıyorlar. Üç yüz yıldır kültürümüz dayanıyor. Bizi atomla ölüme mahkum ettiler, üçüncü bir dünya savaşı hemen patlamazsa bundan da kurtulmanın yolunu bulacağız, işgale uğramış bir memleketimiz var. Bundan daha belalılarından kurtulmuşuzdur. Ama toprağımız öldürülürse, ki can çekişiyor, kurtulmanın mümkünü yok. Otuz kırk, elli milyonumuzla verimsiz çölleşmiş bir toprak üstünde açlıktan kıvranıp öleceğiz. Bizi ne tarihimiz, ne geleneklerimiz, ne de övündüğümüz kültürümüz kurtarabilir. Batarız, mahvolur, yok oluruz. Türkiye toprakları, yüzyıllardan bu yana öldürülüyor. Can çekişme zamanına geldik. Bütün gayretimiz onun ölümünün önüne geçmek olmalıydı. Bugünden başlayarak ölü topraklara yediden yetmişe, çoluk çocuk, oğlan, uşak durmadan dinlenmeden ağaç dikmeye başlamalıydık. Türkiyede ormanlar yok, Türkiyedeki ormanlar yarı yarıya ölmüş durumda… Türk toprakları belki de yüzde yüz aşınma felaketine uğramış durumda. Biz bu felaketi göremedik, içimizden pek az kimse bu büyük konuya eğilmiş, onları da kimsenin dinlediği yok. Gelen korkunç felaketten kimsenin haberi yok. Bu gelen felaket atomdan da beter. İşgal edilmekten de beter. Silinip gitmekten de beter. Silinip gitmekten beter, çünkü… Dünyanın, insanlığın malı olan topraklardan bir parçasını öldürüyoruz. Biz tarihten silinip gitsek bile, dünya toprağının bir parçasını öldürerek gittiğimiz için insanlığın lanetinden kurtulamayacağız.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.