Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nika ayaklanması, dönemin Konstantinopolis valisinin Yeşiller ve Mavilerden yedi kişiyi tutuklamasıyla alev aldı. Yeşiller ve Maviler o dönemin önemli iki sosyal grubuydu. İşte bu iki etkili grubun kimi üyeleri hipodromdaki yarışlar sırasında aşırılıklar göstermiş, şiddet olaylarına başvurmuşlardı. Vali de bu kişilerden yedisinin idam emrini verdi. Ancak asılanlardan biri Mavi, öteki Yeşil olmak üzere iki kişi mucize eseri ölümden kurtuldu. Kurtulanlar bir manastıra sığındılar. Birkaç gün sonra hipodromda yapılan yarışlarda hem Maviler, hem de Yeşiller, manastıra sığınan bu kişileri affetmesi için Jüstinyen'e çağrıda bulundular. Ama imparator onları dinlemedi. Bunun üzerine, o güne kadar birbirlerine rakip olan Maviler ile Yeşiller birleşerek İmparator'a karşı ayaklandılar. Hipodrom 'Nika... Nika...' sesleriyle çınlıyordu. İsyancılar önce hapishaneyi basıp mahkumları kurtardılar, ardından Ayasofya'yı, Patrikhane'yi, Senato'yu, Aya İrini'yi, Basilika Stoa'yı, Zeuxippos Banyoları'nı ve Mese üzerindeki binaları ateşe verdiler. İkinci gün isyancılar iyice cesaretlendiler. Hipodromda toplanıp başta Konstantinopolis valisi olmak üzere, imparatorluk yetkililerinin görevden alınmasını istediler. Pabucun pahalı olduğunu anlayan Jüstinyen asilerin isteklerini kabul etti. Ama isyan dinmedi. Beşinci günün sonunda Jüstinyen son çare olarak hipodroma gelerek, isyancılara bir konuşma yaptı. Ayaklanmayı sona erdirirlerse hiç kimsenin cezalandırılmayacağını söyledi. Fakat kalabalık onu dinlemedi bile. Artık tek bir istekleri vardı: İmparatoru değiştirmek. Asiler yeni bir imparator bulmaya çalışırken, Jüstinyen de bir süre Konstantinopolis'ten uzaklaşmanın yararlı olacağını düşünerek gemisini hazırlatmaya koyuldu. İmparator kaçış hazırlıklarını tamamlamak üzereyken taht odasında Teodora belirdi. Başı dimdik, bakışları emin, cesur adımlarla kocasının imparatorluk tahtına yaklaştı. "Yapmayın İmparatorum," dedi kararlı bir sesle. "Kaçmayın. Kurtuluş için tek yol olsa bile bunu yapmayın. Kuşkusuz, hepimiz bir gün öleceğiz. Önemli olan ölmek değil, şerefle anılmaktır. Kaçışınız, size ölüm kadar şeref getirmeyecektir. Lütfen gitmeyin. Bana gelince, bu erguvan renkli pelerinimden daha güzel bir kefen düşünemiyorum kendime..." Hayatta en çok sevdiği insan olan Teodora'dan duyduğu bu sözler Jüstinyen'i etkiledi. Belki de utandırdı. Kaçmaktan vazgeçti, en yetenekli iki komutanını, Belisarius ile Mundus'u saraya çağırdı. İsyancıların hepsinin kılıçtan geçirilmesi buyruğunu verdi. Aynı gün isyancılar yeni taleplerini bildirmek için hipodromda toplanmışlardı. İki acımasız komutan, askerleriyle iki ayrı kapıdan hipodroma, yani bugünkü Sultanahmet Meydanı'na girdiler. Bütün çıkış kapılarını kapatıp hipodromda bulunan yaklaşık 30.000 kişilik isyancı topluluğunu kadın çocuk demeden kılıçtan geçirdiler. Gecenin sonunda isyancılara büyük bir ders verilmiş, Nika ayaklanması bastırılmıştı.
Sayfa 449Kitabı okudu
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.