Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

360 syf.
8/10 puan verdi
·
18 günde okudu
''Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan gözle.'' diyerek başlıyor Jose Saramago Körlük kitabına. Jose Saramago'nun 1995'te yazdığı Portekizce roman. 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazarın en ünlü romanlarından birisidir. Kitabın oldukça etkileyici ve ilginç bir konusu var. Düşünüyorumda hiç kimse ''bir gün herkes kör olsa acaba neler olur?'' diye düşünmemiştir sanırım. Kitabın ana olayıda bu. Bir adam göz doktoruna gidiyor ve evine dönerken trafiğin ortasında aniden kör oluyor. Bu körlük o adamla sınırlı kalmıyor ve yavaş yavaş bütün ülkeye yayılıyor. Şimdi kitabın ilginç ve düşündürücü yanlarını paylaşmak istiyorum. Kitapta olaylar bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir yerde geçiyor. Yazar bunu o kadar iyi işlemiş ki dünyanın neresinde okursan oku kendi toplumundan ve kültüründen izler bulabilirsin. Kitapta nokta ve virgülden başka bir noktalama işareti kullanılmamış. Diyaloglar sadece virgülle ayrılmış. İlk başta garipsesemde daha sonradan akıcı bir şekilde okuyabildim. Yazar burada da sadece virgül kullansa bile akıcılığı sağlayabilmiş. Bazen bir hatta bir buçuk sayfa tek bir paragraftan oluşabiliyordu. Ama bu kitabın akıcılığını ve sürükleyiciliğini engellemiyordu. Kitapta sevdiğim bir diğer özellik karakterlerin isminin olmaması. Karakterler sıfatlarla belirtiliyor. İlk kör adam, koyu renkli gözlüklü genç kız, şehla çocuk, doktor, doktorun karısı, taksi şoförü vb. Kitaplarda isimlerin çok olması karakterleri karıştırmama sebep olabiliyorken sıfatların olması okumamı olumlu yönde etkiledi. Kitabın içeriğine gelecek olursak oldukça düşündürücü, sorgulattırıcı bir etki yaratıyor. Bazen ya bende kör olursam şimdi diye düşünmedim değil. Aslında anladımki körlük sadece görme organımızla ilgili bir durum değil. İnsanlar gördüğü onca şeye kayıtsız kalarak isteyerek körlük yapabiliyor. Gerçekten kör olunduğunda dünyanın nasıl bir yer olabileceğini düşünmek oldukça zorken kitabı okuduğunuzda fark edeceksiniz ki gerçekten tiksindirici ve aşırı zor olabiliyor. Kitapta kör olan herkes bir akıl hastanesinde karantina altına alınıyor. Körlükle birlikte paniğin ve korkunun olduğu bir ortamda ahlaki ve insani değerlerin nasıl da yok olacağını görünce gerçekten şaşıracaksınız. Gittikçe kalabalıklaşan hastanede yiyecekleri satmaya çalışan bunu silahla korkutarak yapan bir grup var. Değerli eşyaların bittiği yerde başvurdukları yöntem çok iğrenç ve bazıları için çok aşağılayıcı. Bir başka düşündürücü durum ise koyu renkli gözlüklü genç kız ile gözü siyah bantlı yaşlı adamın ilişkisi olmuştu. Bir genç kız yaşlı bir adamı körken seviyor. Acaba gözleri görse yine sever miydi diye düşünüyor insan. Kitapta bunun cevabını bulacaksınız. Ben olsaydım ne yapardım diye düşününce gerçekten bir cevap bulamadım. İnsanları görmediğimizde sadece sesi ve konuşmasıyla onları tanıdığımızda acaba insan ilişkileri nasıl olurdu? Çoğu zaman ilk olarak birinin görüntüsüne bakar ve ona göre davranma eğiliminde oluruz. Peki göremezsek? Kitabı okumanızı ve kendi hayatınıza uyarlama yaparak düşünmenizi tavsiye ederim. Çıkarılacak çok ders var.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Can Yayınları · 2015104,4bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.