Kitap tam 10 gün önce bitti. Okurken bile içinde yazılanlar beni o kadar etkiledi ki kitabı yaşayarak okudum diyebilirim. O kadar olayların içine kendimi kaptırıp hissederek okuyordum, öyle ki evde annem işlerini yaparken, annemi hele işi bırak gel de kitapta neler neler yazıyor sana da okuyayım dedim. Annem tabi Türkçe çok az biliyor, Kürtçe konuşur, gel gel dedim sana okuyup Kürtçe anlatacağım, yada çevirisini yapacağım:), geldi oturdu. Kitabın şu satırlarını okuyup tercüme ettim;
''Bir de yaşlılara bakalım. Buluşurlar, birbirlerini yemeğe davet ederler, ama aralarında ne konukseverlik vardır, ne nezaket vardır, ne de karşılıklı sevgi. Toplantılarına daireye gider gibi soğuk soğuk, neşesiz giderler. Bütün maksatları aşçılarının ustalığını, salonlarını göstermek, alay etmek, birbirlerinin ayağını kaydırmaktır... İsim için, şöhret için birbirlerine gidiyorlar.''
Anneme bunları deyince; ''Çok doğru oğlum demek ki; eskiden de insanlar şimdi ki gibiymiş bir farkları yok.''
Evet insanlarda hala aynı hırs, aynı çekememezlik, aynı kıskançlıklar hele hele aynı iki yüzlülükler devam ediyor. Bundan dolayı da hala dünyada acı, zulüm hüküm sürüyor.
Hele Oblomov ve Oblomovka gerçekten mükemmel karekter ve yer. Hepimiz de Oblomov'luk var, kiminde az kiminde çok.
Hele kitap bittikten sonra bir işim oluyor mesela, ya sonra yaparım diyorum, uyuşuklukta bulunuyorum hemen Oblomov geliyor aklıma, yok yok hemen yapmalıyım ben öyle değilim diyorum. Hayatıma o derece etki eden bir kitap oldu. İçinde hüzün dolu bir aşk hikayesi de barındırıyor. O aşk hikayesini okurken ki yapılan tasvirler ve anlatımlar beni çok etkiledi.
Teşekkürler İvan Aleksandroviç Gonçarov...
Son olarak peygamber efendimizin hadisini ve Mevlanın şu sözlerini hatırlatalım ve bitirelim incelemeyi;
Hadis: “Yarın yaparım, yarın yaparım diyen helak olmuştur”
Mevlana;
“Yarın yaparım diyorsun kaç tane yarın geçti hayatında
Kaç tane yarın geçti ne yaptın ki yarın yarın diyorsun “