Ne yok ki gülüşlerinle suladığım şu çorak topraklarımda
Merkez Efendi’den, tramvayın kalabalığına
Motorların bağrışından, kafasını tutamayıp tanımadığı omza uzananlara kadar
Hem çıkar mı, terk eder mi aklımın en güzel koltuğuna oturan
Efsaneler fışkıran gözler, efsaneler dökülen eller
Sıyrılır mı aklım ince bir forvet gibi?