Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

736 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
69 günde okudu
Eczacılık Fakültesi'nin bitmek bilmeyen sınav aylarında başladığım bu kitap, mezun olurken okuduğum son kitap olmasıyla benim için ister istemez özel bir hale geldi. Neyseki o zamana denk getirmişim çünkü kitabın şimdi bahsedeceğim bir çok artısı benim o dönemde hem kitapsız kalmamamı hem sürüklenip dersleri ihmal etmemi engelledi. Daha önce hiçbir kitapta görmediğim bir doz vardı kitapta. Akıcıydı, çok rahat okunuyordu; ancak bütün işlerinizi boşverip sadece kitaba bağlatacak kadar değil. Bölüm aralıkları çok iyi ayarlanmıştı. Mola zamanlarında okuyup bölüm sonunda gönül rahatlığıyla kitabı bırakabiliyordunuz. Ara vermeden okursanız sıkılmazsınız; kitabı okurken bir dönem bırakıp sonra başlasanız ya da kitabı azar azar okuyarak okuma sürecini aylarca uzatsanız bile tekrar elinize aldığınızda önceki olayları hatırlıyorsanız sanki hiç bırakmamışsınız heyecanla okuyabilirsiniz. Mesleğim dolayısıyla kitapta yer alan terkiplerdeki maddelerin kullanımlarına dikkat ettim ve doğruluk payı olduğunu fark ettim. Her kitabın yazımından önce belli bir araştırma süresi olduğunu bilsem de bu doğruluğu görmek beni mutlu etti, kitaba daha yakın hissettim. Bu yakınlık Andreas'ın o zamanlar meslekte saptadığı sorunların, günümüzün bir yansıması olduğunu gördüğümde daha da arttı. Tarih boyunca mesleki sorunlarımızı çözme konusunda bir arpa boyu yol alamadığımızdan mı yoksa yazarın günümüze bir ayna tutmak istemesinden mi kaynaklanıyor emin değilim, ama Andreas'ın o sivri eleştirel diliyle güzel noktalara güzel bir şekilde değinilmişti. Shatirum la-mi'umma'nın girişiyle kitabın girişinin aynı olması çok hoş bir detaydı. Keşke kitaba dair daha çok detay verselerdi, içinde yazanların nasıl kişinin ermesini sağladığını bilseydik... Ama sanırım bu kitabın yarattığı gizemi ve gerçekçiliğini bozardı. Ayrıca gnostiklerle Shatirum la-mi'umma'nın arasındaki ilişkiye az ve öz olarak tam da gnostiklere has bir biçimde sembolik olarak değinilmesi harikaydı. Kitabın sonunu okurken pekala tahmin etmek mümkündü. Aynı zamanda ucu açık bir son olmuş. Mesela Andreas Robin’i eczacı ilan etti ancak hafızalardan silinince Robin eczacı olduğunu hatırlıyor mu? Hatırlıyorsa kimin yanında çıraklık yaptığını hatırlıyor? Eczacılık loncasının önünde resmi olarak ilan edilmese de eczacı sayılır mı? Bütün bu sorular havada kaldı. Okurken düşündüren, düşünürken insanı varlık felsefesi yapmaya iten bir kitaptı. Ölüm, hafızalardan silinmek, yok olmak... Yaşayan tüm insanların aklından ve tüm kayıtlardan izlerimiz silindiğinde yok olmuş sayılır mıyız? Varlığımız devam etse ve biz yeni bir isim alsak ancak hiçbir izimiz olmasa biz yine aynı kişi olur muyuz? Bir insan hafızalardan silindiğinde mi ölmüş sayılır, yaşamayı bıraktığında mı yoksa yaşamsal fonksiyonları durduğunda mı? Hafıza, gerçekliğin bir yansımasıysa hafızalardan silinen bir şey gerçeklikten de silinir mi yoksa hafızanın ve bilincin ötesinde kimsenin haberi olmadan varlığını sürdürür mü? Hafızaya gerçekliğin tam olarak yansıması diye bilir miyiz? ... Bu kitap üzerine daha bir çok soru türetilebilir. ... Özetle kitap hakkında yapılabilecek en iyi yorum: Her şeyin dozunda olduğudur. Tam da bir eczacıya yakışır şekilde...
Eczacı
EczacıHenri Lœvenbruck · Pegasus Yayınları · 2017111 okunma
·
168 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.