Edebiyatımızın grotesk tarzda yazılmış güzide ürünü, eskinin ve yeninin absürt olaylarla, hicvedilmesi. En kısa haliyle kitap budur. Biraz daha detaylara inersek eğer; Hayri İrdal'ın mantık muhakemesi ile eskiye, geleneklere bağlılığı, bunlardan kopamayışı ve Halit Ayarcı'nın yenileşme hareketine bağlı olarak cesur, girişimci ve kendini aşma mottosunun SAE etrafında anlatıldığı bu roman, absürt veya grotesk tarzdan hoşlanmayan kişilerin pek dikkatini çekecek tarzda, keyifle okuyacağı bir kitap değil. Kitabın adı olan saatleri ayarlama enstitüsü asıl konu değil zaten, son bölümlere kadar da üzerinde pek konuşulmuyor, bu enstitü daha çok insanların birbirleriyle ilişkilerinin, çıkarlara bağlı olarak değişimlerinin işlenildiği nokta olarak gördüm, esas alınan, anlatılan Hayri İrdal'ın gözünden yaşananlar. Kitabin son bölümlerine kadar da yazar yarattığı evreni ve Hayri İrdal'ın, Halit Ayarcı'yla olan düşünsel farklılıklarını okuyucuya sindirmek ve benimsetmek amacıyla son bölümlere kadar anlatmış, eski ve yeninin çatışmasını absürt olaylarla eleştirel bir biçimde sürekli işlemiş. Zaten kitabı okurken başta "ne oluyor, ne anlatılıyor?" dediğiniz olayların, kitabın sonuna doğru Hayri İrdal'ı tanımış, benimsemiş ve anlamış olduğunuzu sağladığını görüyorsunuz. Belki de A. Hamdi Tanpınar'ın, o dönemlerde kimsenin denemediği bu grotesk tarzı denemesi, kitabı bir ilk yapıp, orijinal kılmıştır ve bugün en çok okunan kitaplardan olmasının temelinde de bu durumun etkili olduğu düşünülebilir. Not: Eski Türkçe kelime çok fazla.

Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,7bin okunma

·

4 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Onur Yiğit Çile