Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
5/10 puan verdi
(spoiler) "... Ama ben artık Tanrı'ya inanmıyorum ve ayin de istemiyorum, ben sadece sana inanıyorum, sadece seni seviyorum ve sadece sende biraz daha yaşayama devam etmek istiyorum..." Bu sözler rahatsız etse de anlamaya çalıştım bir insanı bu çaresizlikte bir bağlılığa götüren yaşamı. Fazlasıyla duygusal biri olmama rağmen bana bile başta abartılı gelen bir aşktı kadının mektubunda anlattığı. Şimdi yaşadığımız zamanı düşününce böyle hissetmem normaldi sanırım. Her yaşta başka izlenimler uyandırabilir. 15-18 li yaşlarda çok abartı gelmeyebilir mesela bu platonik aşk. Kendini böylesine birine adamak, hayatının merkezine koymak, her şeye rağmen bunu sürdürmek... Canını ne kadar acıtırsa acıtsın ona duyduğun sevgiden, minnetten vazgeçmemek.. İlk başta kulağa hoş geliyor ama bir yetişkin kafasıyla düşününce kendini her şeyden soyutlayıp bu işkenceyi yaşatan adına 'aşk' konulan şey ne kadar sağlıklı bir psikolojiyle yaşanabilir ki? Evet okuduğum anlarda duygu dolu sözlerle güzel vakit geçirmiş olabilirim ama sonunda anlaşılan gerçek şu ki anne baba sevgisinden ilgisinden yoksun kalan bir çocuk böylesine saplantılı bir duyguyla birine bağlanabilir. Birileri tarafından fark edilmek isteyebilir, ya da bir çok manevi duygudan yoksun insan hayatına bir anlam katmak için böylesi bir yola başvurabilir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Parodi Yayınları · 2017225,8bin okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.