Gönderi

Tıpkı ideallerin yerini imajların alması gibi hakikatin yerini "inanılırlık" alıyor, diye yazıyordu Boorstin. İnsanlar bir olayın gerçek olup olmadığıyla artık o kadar da ilgilenmiyorlardı. O şeye "inanmak insanın işine geliyor muydu, gelmiyor muydu?" mesele buydu. Herhangi bir şeyin "gerçek olabilme ölçütü" onun asıl gerçekliğinden daha büyük önem taşımaya başlayınca "bir şeyi gerçekmiş gibi gösterebilme" becerisi "toplum tarafından ödüllendirilen bir sanat" haline gelmişti.
··
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.