Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
Nedir insan tanımımız? Irk, dil, din mi? Servet ve debdebeli bir hayat mı? Mao Zedong: Çin Komünist Devrim’i lideri, iktidara geldiği ilk beş yılında 5 Milyondan fazla insanı idam ederek veya işçi kamplarına göndererek öldürdü.“İleri Büyük Atılım” ve “Kültür Devrimi” adını verdiği iki adet sosyal programı vardı. Birinci hedef Çin’i sür'atle endüstriyelleştirmek bu programların uygulama safhasında 20 milyondan fazla insan açlıktan öldü. Sonrasında “Sosyalist Eğitim” hamlesi adı altında kendisine muhalif entellektüelleri öldürmeye başladı.Bu program sonucuda 4-7 milyon insan öldü.100 Çiçek Harekatı ile 30 milyon insanın bir kaç ay içinde açlıktan ölmesine neden oldu. Katlettiği insan sayısı 50 milyondan fazladır. İnsanlık tarihinin en kanlı diktatörüdür. Adolf Hitler: Alman Nazi Partisi lideri. 1934-1945 yılları arasında Almanya’nın tartışmasız tek diktatörüdür. Amacı Yahudilerden kurtulmak ve Avrupa’da hegamonya kurmaktı. Döneminde Alman endüstrisi büyük bir ivme kazanmış ve korkunç boyutlarda silahlanmıştır. 6 milyon Yahudi olmak üzere 17 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. Leopold II: 1865-1909 yılları arasında hükümdarlık yapmış Belçika’nın ikinci kralıdır. Kendisi sömürgeciliğe yürekten inanıyordu. Kongo halkına yaptığı insanlık dışı eziyetler ve katliamlarla adını tarihe yazdırmıştır. II.Leopold’un hükümdarlığı döneminde, Kongo nüfusu tahminen 20-30 milyondan 9 milyonun altına düştü. Josef Stalin: Komünist Parti’nin ilk genel sekreteridir. Lenin’in ölümünden sonra 1924′te Sovyet lideri olur. İktidara gelirgelmez Sovyetleri sanayileştirmek adına tarım üretimini yok eder ve korkunç bir kıtlığa sebep olur. Ukrayna’da açlıktan öldürdüğü insan sayısı 10 milyondan fazladır. 1930′ların sonuna doğru “Büyük Temizlik” adını verdiği bir girişim yapar. Bu girişim, kendisine muhalif insanları ortadan kaldırdığı paranoyak bir kampanyaya dönüşmüştür. Stalin’in parti konuşmalarında, kendisini 32 dişini göstermeden alkışlayan delegeleri bile öldürttüğü söylenmektedir. 1939 yılında Hitler ile saldırmazlık anlaşması yapar ama Hitler bu anlaşmaya uymaz. Bunun üzerine Sovyetler müttefiklere katılır ve savaş esnasında 23.9 milyon insan ölür. Benito Mussolini : Avrupa'nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini, İtalya'nın başına geçtiği 1922 yılından sonra terör estirmeye başladı. Faşist parti dışındaki partileri kapatmak, gazetelere sansür uygulamak, sendikaları yasa dışı ilan etmek gibi pek çok faşizan politikayla halkı bezdirdi. Adolf Hitler ile müttefik olan faşist diktatör, saldırgan iç ve dış politikaları nedeniyle 400 bin insanın ölümünden sorumluydu. Hideko Tojo: Japon İmparatorluk Kara Kuvvetleri’nin orgenerali ve Japonya’nın 40. başbakanı. 2. Dünya Savaşı sırasında Çin’de ve Güneydoğu Asya’da soykırım yaparak 5 milyondan insanın ölümüne sebep oldu. II.Nicholas: Rusya’da 3 milyondan fazla insanın ölümüne doğrudan sebep olmuştur. Yaptığı katliamlardan dolayı “Kanlı Nicholas” olarakta bilinir. Pol Pot: Kamboçya komünist harekatı lideri. İktidara geldikten sonra ülkede bir temizlik yapmaya karar verdi ve yaklaşık 2 milyon insanın ölmüne yol açtı. İnsanları köylerini terketmeye ve çok zor şartlar altında çalışmaya zorladı. İnsanları tam olarak köle koşullarında çalıştırıyor, çok az sağlık sağlık hizmeti sağlıyor ve pek çoğunu idam ettiriyordu. Kamboçya nüfusunun yaklaşık 1/5′ini öldürmüştür. Nikolay Çavuşesku: 1965'te Romanya'nın başına geçen Nikolay Çavuşesku, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Kendisi servet içinde yüzüp oldukça lüks bir hayat yaşarken, halk yiyecek ekmek bulmakta bile zorlanıyordu. Romanya’daki devrimin ilk kıvılcımı 15 Aralık 1989’da Timişoara’daki Macar Kilisesi’nde Peder Laszlo Tökes’in diktatörü kınamasıyla çıkar. Sonraki günlerde polisin müdahalesi ile çıkan olaylarda 115 kişi ölür. Çavuşesku bütün birliklerini harekete geçirir ve Timişoara’daki isyanı bastırmaya gönderir. Fakat sonunda 19 Aralık’ta kendi askerleri de taraf değiştirip, Çavuşesku’ya karşı isyancıların yanında yer alır. İşte bu kırılma noktası olmuş. 21 Aralık’ta Bükreş’te olaylar başlar. Anti-Çavuşekucu 100.000 kişi yuhalamalar ve sloganlarla yürüyüşe geçer ve polisle çatışmalar başlar. Tankların, silahların konuştuğu çatışmalarda tahminen 1033 kişi öldürülür. Saddam Hüseyin: Saddam Hüseyin, hayatı boyunca sayısız çatışmaları kışkırttığı bilinen bir liderdi. Soykırımlar yapmıştır ve 2 milyon civarı insan öldürdüğü tahmin ediliyor. Kim il-Sung: Kuzey Kore’ye komünizmi getiren ve katı bir diktatörlük uygulayan bir lider. Bu kişi aynı zamanda oğluna diktatörlük devreden tek komünist liderdir. Açlıktan, hastalıktan, bakımsızlıktan kırdırdığı insanların yanı sıra idamları ve suikastları ile yaklaşık 1.6 milyon Korelinin ölümüne neden olmuştur. Mengistu Haile Mariam: Etiyopya eski devlet başkanı. Yüzlerce yıllık monarşiyi devirip sosyalist bir devlet kurmayı amaçlamış olan askeri devlet adamıdır. Muhaliflerini başlatmış olduğu “Kızıl Terör” adlı bir kampanya ile katletti ve soykırım üzerine çalışmalarda bulundu. Kendisi diğer komünist diktatörler gibi sanayileşme adı altında köylülere işkence etti, tarımsal faaliyetleri durdurdu ve çok büyük bir kıtlığa sebep oldu. Öldürdüğü insan sayısı tahminen 400bin ile 1.5 milyon arasıdır. Yakubu Gowon: Nijerya iç savaşı denilen olaya sebep olmuştur. Bu savaşta 1 milyon sivil ve 100bin asker hayatını kaybetmiştir. Slobodan Milosevic: Eski Yugoslavya'nın ve Sırbistan'ın Devlet Başkanlığını yaptı. Balkan Kasabı lakabıyla anılan savaş suçlusu Slobodan Milosevic, Bosna'da gerçekleştirdiği vahşi katliamlarda 250 bin kişinin ölümüne neden oldu. Daha sayamadığımız niceleri... Rakamları topladığınızda insanın tüyleri ürperiyor. Gelecekte bizi nelerin beklediğinin en iyi falcısı, geçmişte başımıza gelenlerdir. Demiş John Sheran. Lakin hiç bir zaman yeterli dersleri ve çıkarımları yapamamışız. Şayet gerekli çıkarımları yapmış olsaydık, bunca insan bir hiç uğruna can vermezlerdi. Bunca acılar yaşanmazdı. Yarınlarımız acaba hangi acılara gebe bilemiyoruz. Auschwitz-Birkenau toplama kampı, bir diğer adıyla ölüm kampı. Geleceğe dair, umudun, sevginin, aşkın ve yaşanılacakların planları yapılır iken SS subaylarının itip kakarak hayvan taşıma için tasarlanan vagonlara bindirilerek bir bilinmeze gitmek. Bu acının başlangıcının izahı bile böylesine zor iken, kamplarda yaşanılacakların hayali zorluyor insanın beynini. Yaradılışta meleklere secde ettirilen Adem oğlu, hem cinsine dünyanın en büyük acılarını yaşatabiliyor. O kamplarda ne insan olmanın, ne de bir ismin önemi vardır. Artık kamptaki herkes sol kola çizilen bir kaç numaradan öte bir anlam ifade etmemektedir. Krematoryumlardan saçılan aynı ortamı paylaştığınız masum insanların sıcak külleri başınıza düşerken, açlığın, ızdırabın girdabında, yarına dair ayakta kalmaya bir neden, bir umut arıyor insan. İşte Roman kahramanlarımız Erkek Lale Sokolov ile bayan Gita Furman aşk ve sevgi ile acıları katlana bilinir kılıyorlar, Fedakarlıklar ve bir birlerine verdikleri desteklerle umutsuzlukları yok ediyorlar. Aşk ve sevgi tohumunun her ortamda istendiğinde yeşerebileceğinin canlı birer örnekleridir adeta. Onlarla acırken yüreğiniz, mutluluklarıyla tebessüm ediyor yüzünüz... Mevlam bizlere, bizden olmayan, bizim gibi düşünmeyen insanların acılarını hissedebilmeyi ve yaratılanı YARATAN' dan ötürü sevebileceğimiz biri olabilmeyi nasip etsin. Bu güne kadar yaşanılan acıların son olması ve bir daha yaşanılmaması dileği ile dualarımızı gönderiyoruz tüm masumlara...
Auschwitz Dövmecisi
Auschwitz DövmecisiHeather Morris · Pegasus Yayınları · 20191,192 okunma
··
1.464 görüntüleme
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Kalemine ve yüreğine sağlık, değerli dostum... Katillerin kendileri tarafından geçerli kılınabilecek spesifik eğimleri, ihtiyaçları ve onları tetikleyen sebepleri mutlaka vardır. " Naziler ve son çözüm: Ölüm kampı Auschwitz " isimli belgeselde muhabirin, " Bunlar gerekli miydi? " sorusuna SS subayının verdiği cevap, yaşananları anlatır mahiyette. SS subayı " Evet! Eğer kendinize bu gerekli miydi, diye sorsanız cevabınız, evet elbette olurdu. Bize onların düşman olduğu söylendi ve bir savaş vardı. " Kampta bir tarafta açlık, sefalet; diğer tarafta varlık ve zenginlik. Fransız Devrimi sırasında Kraliçe Marie Antoinette idam sehpasına doğru yürürken, yanlışlıkla celladının ayağına basmış ve o anda, " Özür dilerim efendim, yanlışlıkla oldu! "demiş. Bu yüzden Fransızlar utanç duyarlar. Tıpkı masum halkı katleden, diğer milletler gibi. İdeolojiler sistemi değiştirebilir ama kültürü asla yok etmez! Kalemin baki ola!...
Seyid Ahmet GÜLTEKİN okurunun profil resmi
Eyvallah kıymetli dostum... Değer kattınız güzel yorumunuzla. Sevgisizliğin, çıkarın, egonun vb. etmenlerin zirve yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle benzerlerinin tekrar ren yaşanması kaçınılmaz görünüyor. İnsanoğlu kötülük için binlerce neden ve niçine cevap bulabilirken, sevmeye, hoşgörüye ve empatiye bir türlü sebep bulamıyor. Emanetçiyiz bu dünyada, emaneti en güzel şekilde sahiplerine bırakmak gerekiyor. Bu uğurda Mevlam bizlere iyi insan olabilmeyi nasip etsin inşallah... Kalbinizin sahibine emanetsiniz...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.