Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Sakin Ol
Nietsche'nin de etkilendiği baş kişilerden olan Arthur Schopenhauer'un okuduğum ilk kitabı oldu. Kitap bir başucu kitabı gibi diyebiliriz. Hayatımızda her an insanlarla temas halindeyiz ve kabul edilmelidir ki temas halinde olduğumuz insanların büyük çoğunluğuyla da hemfikir olmadığımız konular hemfikir olduğumuz konulara kıyasla oldukça fazla olmaktadır. Kaçınılmaz olarak insanlarla tatlı veya sert şekillerde tartışmalar yaşarız sıklıkla. Ve yine çoğu zaman bu tartışmalar sert geçer ve yazarın da kitabının başında belirttiği gibi 'doğruyu aramak' amacı gutmez, kişilerin onermelerini 'doğru çıkarmaya calismalari'na yönelik geçer. Bu durumda yazar haklı çıkmak için birtakım taktikler verme ihtiyacı duymuş değerli okurlarına diyebiliriz. Kitapta birçok taktik bulunmaktadır, bunların hepsine deginmeyecegim, kitabı okumak isteyenler için veya kitap hakkında hiç bilgisi olmayanların ilgisini çekebilecek birkaç taktiğe değineceğim. ** i) Parça Parça: Kabul ettirilecek önermeyi muhalifimize bütün ve bir anda değil, parça parça konuşmaya dağıtarak kabul ettirmek. ii) Soru Bombardımanı: Kapsamlı ve ayrıntılı sorulara bir anda sorularak kabul ettirilmek istenen şey gizlenir, ona dair argumanlar hızla öne sürülür. Muhalif yavaş düşünen biriyse boşlukları ve muhtemel çelişki ile hataları yakalayamayacaktir. iii) Ona Birak: Kabul ettirmek istenilen tezi anti tezi ile birlikte muhalife sunmak ancak tezinizin doğru olduğunu ve seçilecek olanın o olduğunu hissettirmeniz gerekir. iv) Abart: Muhalifinizin tezini oldukça abartarak kapsamını genişletip, genişleyen kapsamdan curutmeye uygun bir şey seçip bunu curuterek sanki tezi curutmus gibi davranmak. v) Kızdır: Tartışma sırasında muhalifinizin kizdigini fark ederseniz, kizdigi konunun üzerine gidin, onu daha çok kızdırin. Kızan insan sağlıklı düşünemez ve antipatik görünür. vi) Otorite: Muhalife onun sonsuz saygı duyduğu bir otoriteden örnekler sunma ** İki tane de çirkeflik içeren taktik; i) Partizanlik: Muhalifin tezi ne kadar doğru olsa da bulunduğunuz topluluğun hoşuna gitmediği bir şey ise bunu topluluğa sunmaniz veya topluluğuna hoşuna gitmeyecek şey gibi sunmaniz ii) Kişilestir: Baktın kaybediyorsunuz kişisel saldırıya, hakarete, suçlamaya geçme. Ve bonus: B) Gayri resmi itiraf: Size kişisel bir suçlama olduğunda buna cevap verip çürütmeyip, sizin de ona suçlama da bulunmaniz. Bunu çok sık görürüz ve cidden çok beceriksizce bir durumdur. Örnek: A- Bu bir katliamdir. B- Him, hom..! Ama Sizinkiler de zamaninda falancayi katletti!.. Error.. ** Burada kısaca degindigim birkaç taktigin isimlerini ben verdim. Kitapta farklı isimlerde geçiyordu. Aslında temel taktik sakin kalmak. Ne olursa olsun, ne kadar tahrik edilirseniz edilin sakin kalmanız gerekiyor. Şahsen bu sitede olsun veya günlük hayatımda olsun birçok kişiyle tartışma yaşadım. Bunların çoğunluğu da doğruya ulaşma amacı güden tartışmalar değildi. Zaman zaman hatta eskiden birçok zaman sinirlenirdim. Şimdi eskiye nazaran kaale almıyor, sakin kalmayi daha iyi başarıyorum. Çünkü haklı olduğum veya karsimdakinin açık bir celiskiye, hataya düştüğü bir konuda bile tahriklere kapılıp sinirlendigim için haksız gibi gorunmeme yol açan zamanlar olmuştu günlük hayatımda. O yüzden sakin kalmak en başlıca taktik. Ayrıca bir taktik de ben vereyim. Özellikle bu sitede birtakım kişileri ve taktiklerini tanimaniz, tanıdığınizda da ona göre davranmaniz için bir uyarı niteliğinde olsun size: Siz onların damarina basan bir konuya değinmissinizdir. Kişi gelir. Başta asıl niyetini belli etmez. Medeni bir şekilde,saygılı gibi görünerek yorum yapar. Ama yorumunda sizi kışkırtacak ufak nüanslar bulunur. Adeta sizin bu nüanslara odaklanip argo tabirle fiseklenmenizi istiyordur. (Aslında yukaridaki kızdırma taktiği bir nevi) Siz fiseklenirsiniz. Tepki verirsiniz. Kişi "ben medeni şekilde yorum yaptım, düşüncelere hiç sayginiz yok, yani düşüncelere sayginiz yoktu" moduna geçer. Ama bir yandan da fiseklemeye devam eder. Siz kontrolü hepten kaybederseniz, bu kişiler 'KADİM' taktikleri ile bu süreci taçlandirirlar: 'Mağdura Yatma'. Çok güzel mağdur olurlar. Hatta geçirdikleri evrim onları muzmin mağdur yapmıştır diyebiliriz. Ne eder ne yapar mağdur olurlar. Ortada mağdur olunacak bir şey yoksa bile onlar az önce örneğini verdiğim üzere çeşitli taktiklerle sunii mağduriyetler yaratirlar. Bu kişilerin yardakcilari da çoktur. Hemen olay yerinde biterek, sozlerinizden cimbizlayarak sizi kendinizin bile 'Vay be ne adammisim' diye sasiracaginiz suçlayici argumanlar çıkarırlar. Sürü halinde mağdur olurlar. Sizi zaten dinlemezler veya anlamak için değil kendilerini mağdur yapacak, sizi yargilayacaklari sözler bulmak için dinlerler. O yüzden bu 'Muzmin Mağdur' kokusu aldığınız an bunları kaale almayacaksiniz veya dalga gececeksiniz. Ama en güzel tavsiyeyi bu konuda kitabın sonunda Aristo vermiş: #47583053 Keyifli okumalar.
Eristik Diyalektik
Eristik DiyalektikArthur Schopenhauer · Sel Yayıncılık · 20112,386 okunma
··
430 görüntüleme
Zeyy okurunun profil resmi
Gerçekten çok güzel bir inceleme olmuş. Özellikle kitaptan yaptığınız çıkarımlar ve yorumlamanızla olan harmanlama sonucu doyurucu bir inceleme olmuş, taktikler için de ayrıca teşekkürler 😇
Kaan okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim güzel yorumunuz için ☺
Numan okurunun profil resmi
Mağdur oluyorlardı. Sabah, öğle ve akşam mağdur oluyorlardı. Şu anda uykularında bile mağdur oluyorlar hissediyorum. :D Güzel inceleme hocam. Aristo'nun tartışmalarda kullanılan safsata tanımları da iyidir, isabetlidir. Sonra tarihler ilerledikçe safsata tanımları da iyice çoğaldı ve aralarına yenileri eklendi tabii ki.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam. Onlara artik Mağduroğullari diyecegim :DD
Neşe okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme, teşekkürler. Bu arada, mağduru oynamak da ayrı bir yetenek:)
Kaan okurunun profil resmi
☺ Evet, büyük bir yetenek üstelik. :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.