Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
Merhamet zulmün merhemi olamaz.
Ben bir insandım, biz bir insandık... Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler, Ezidiler... Ve bizi dil, din, ırk vs ayrımıyla ayıran bütün gruplar olarak insandık. Sonra ne oldu? Doğumumuzdan ölümümüze bir film şeridi gibi geçirin yaşamınızı. Biz ne yaptık? İşte dünyada saniyede oluşan insan istatistikleri: Tarih 20/07/2019 Saat 15:00 Şu anki Dünya Nüfusu: 7.718.880.745 Bu yıl doğanların sayısı: 77.363.192 Bugün doğanların sayısı: 235.640 Bu yılki ölüm sayısı: 32.459.123 Bugün ölenlerin sayısı : 98.867 Bu yılki nüfus artışı: 44.904.069 Kaynak: worldometers.info/tr EZİDİLER / YEZİDİLER Ezidiler denince ilk akla gelen şeytana tapan insanlardır. Hatta bu Suriye olayları patlak verdiğinde ülkeye alınmaları çok büyük tepkilerle karşılanmıştı. Ezidiler, aslında şeytana değil şeytan gibi gururundan Allah'a isyan eden Melek Tavus'a iman ederler. Allahın varlığına inanırlar. Allah dünyayı yaratmıştır ancak sürdürücüsü Melek Tavus'tur. ÖMER ZÜLFÜ LİVANELİ Huzursuzluk, ilk Livaneli kitabım. Ödüllerini, Yaşar Kemal'in hakkında söylediklerini bildiğimden içimde büyük bir merak taşıyordum ancak Gölgeler kitabıyla beni hayal kırıklığına uğrattığını da söylemeden edemeyeceğim. Kitabı okumadım ama 40 - 45 dakikada bir kitapçıda oturup rahatlıkla okuyabilirsiniz. Kitabın kapağına ünlü isimleri koyup, 42,00 TL gibi fahiş bir fiyatla piyasaya sürmek bana etik gelmiyor. Alan alır, almayan almaz demek yetmiyor. Bunun ucu sahtekarlığa kadar varıyor. Şiir kitaplarından alışmıştık 30 sayfalık kitabı boşluklarla sere serpe 150 sayfaya yaymalarına ancak Livaneli kalibresindeki bir adama yakışmadı. En azından bu kitabı okuduktan sonra yakışmadığını söyleyebilirim. Çünkü bu kitap toplumun kanayan yaralara usta bir dokunuşla temas etmiş ve akıcı anlatımıyla kendini okutturan bir eser. Livaneli'nin gölgelerinden sıyrılırsak bu eseri için ''muazzam'' diyebilirim. ÖNYARGILAR, ÇIKARLAR, MEDYA, KÖTÜLÜK ÇİÇEKLERİ... Sevgili huzursuzluğum, bebeklikten çocukluğa çocukluktan gençliğe uzanan süreçte ailem bana ilk olarak iyi bir insan olmayı öğütledi. Sonra çevremle tanıştım. Top oynarken faul yapıldı, dizlerim kanadı. Aldırmadım, ben iyi bir insan olacaktım, yalan söylemeyecektim, çalmayacaktım, birilerinin kötülüğüne olan hiçbir eylemde bulunmayacaktım. Çocuktum ve bu sürecin ikinci aşamasında aşık olmayı öğrendim. Çünkü çevremde herkes aşık oluyordu. İyi bir şey olduğunu düşünerekten hayal dünyama en yakışan, en çok saygı duyduğum insana yükledim bunu. Öğretmenime. Sonra kavgayı öğrendim. Birilerinin çıkarları için birbirine vurduğunu görüyordum ancak yumruk kendi gözüme inince fark ettim, bu benim ilk kavgamdı. Hiç bitmeyecek bir kavganın içine düştüğümü o gün anladım. Sonra bu kavgalar normalleşti. Büyüyordum ve büyüdükçe kavganın faturaları da büyüyordu. Anneler, babalar kapı önlerine gelip parmak sallıyorlardı. Ben ise içten içe pişman oluyordum. Olmasa da olurdu demekten kendimi alamıyordum. Sonra büyüdükçe ''çıkar'' kelimesinin de önümde büyüyerek dağ haline geldiği içimde acı bir şekilde tortulaşıyordu. Evet çıkar diye bir olgu vardı ve ben bu olguya göre hareket etmediğim sürece kaybedecektim. Gece yastığımı dövecek tavana bakıp gözyaşlarımı akıtacaktım. Ve işte küçükken oyun oynayan bu eller, ayaklar, bu zihin artık oyun oynamayı bir insanın kaderinde denedi. O gün kötülük ilk defa evciliklerden, kapı önlerindeki faullerden benliğime sıçradı. Geri dönüşü olmayan tövbesiz bir günah misali. O kötülük ruhumda kapanmaz bir yaranın habercisiydi. Bunu ancak uzun zamanlar sonra fark edebildim. Sonra normalleşti. İçimde çıkar olgusunun yönettiği kötülük orduları birer birer saldırıyordu zihnime. Ele geçirmişlerdi beni. Ve gel zaman git zaman düşmanların en kıdemlilerinden biriyle tanıştım: Önyargı. Tanışıklıkla birlikte o yönetir olmuştu artık beni. Yiyeceğim yemeğe bile önyargı oluşmaya başladı. Girişeceğim her eylemin karşısında dikilir olmuştu. İlk başlarda mücadele etmeye çalışmıştım oysa ki, teslimiyetim çabuk gerçekleşti. Ve önyargılarımın savurduğu bir kadere sahiptim artık. Her gün başında saatlerimi harcadığım TV ve yeni yeni hayatımıza giren internetin yansıması olmuştum. Onlar ne dese bir sürü psikolojisiyle hareket ediyordum. Sanki çevremdeki herkes bu psikolojinin esiriydi. Aynı sesleri çıkarıp aynı şeylere yumruk kaldırıyorduk. Sevgilerimiz de ortaktı. Bunlar olurken ben ufak bir kasabadaydım. Kasabada herkes sağcıydı. Sol elle yemek yemek bile dine, görüşlerimize aykırıydı. İbni Haldun'un 'coğrafya kaderdir' sözünü daha o zamanlar tanımıyordum. Okul kütüphanemizde Rus yazarlar çokluktaydı. Kitapta okuyordum oysa ama bu önyargı, çıkar ve medyanın çevrelediği bir çemberden çıkmayı mümkün kılmadı. Zihne örülen hapishane bazen müebbetlik oluyor af kapsamında bile yer almıyordu. Gel zaman git zaman coğrafyam değişti. Aydın iline göçtük. İnsanlarla ahbaplık kuruyordum. Ancak muhabbet derinleştikçe içimde cahilliğin verdiği o amansız güçten hareketle karşımdakini küçük görüyordum. Hatta zavallıydı karşımdakiler. Gerçeğin farkında değildiler. Sonra bir kitapla tanıştım. Bu tanışıklıkla beraber yazara karşı da sövmeye başlamıştım. Sorgulamadan hiçbir bilgiyi kabul etmeyin. Araştırın, meraklı olun diyordu. Sonra çevremdeki insanların çoğuyla bu muhabbetleri etmeye başladım. İçimde karşı konulamaz derecede merak vardı. Bunca yıldır kalıplaşmış bilgilerime (!) isyan niteliğindeydi bu okuduklarım. Ve evet içimdeki görüşlerin tam karşısında duran görüşleri okurken bir aydınlanma yaşadığımı kabul etmeliyim. Önyargılarım birer birer eriyordu. Ancak buzdağı öyle büyüktü ki bu erime süreci epey zaman aldı. İçimde beni esir alan üç ana unsurdan birine karşı savaş açmış ve kazanmaya yakındım. Şimdi medyaya en azından TV'ye bir çözüm bulmalıydım. 2009 yılında üniversiteye başladığım yıllarda TV izlemeyi bıraktım. Hatta haber izlemeyi bile bıraktım. Twitter kullanmaya başladım. Bu mide bulandırıcı medya batağında Twitter açan bir çiçekti. Her türden kitaplar okumaya başladım. Faşist Hitler'i, 5 milyon insanı buğdaysız bırakarak katleden Lenin'i, Freud'u ve zıt kutuplarda kim varsa hepsini elimden geldiğince okudum. Fikirsel anlamda devrim yaşıyordum deyim yerindeyse. Artık birinden bir şey duyduğumda yenmeyi halen başaramadığım internetin ana unsuru Google'a koşar olmuştum. Ve evet burası da bilgi kirliliğiyle doluydu ancak yine karşıt görüşleri dinleyip kendim kurduğum 6. His Mahkemesi'nde kararlar alabiliyordum. Vikipedia'yı da vakti zamanına kadar çok etkin kullanmıştım. İtiraf etmem gerekirse hala da kullanıyorum. Yaşasın VPN! İçimde hala kötülük çiçekleri yok mu, var! Çıkar kurumunda halen hisselerim var. Ancak deniyorum. Şu hayatta ilk hedefim iyi bir insan olmak. Bunu başarabildiğim müddetçe gözüm açık gitmez sanırım. Önyargısız, çıkarsız, iyi bir insan olarak buradan ayrılmak. İşte devrim budur. Son olarak kitapla ilgili birkaç cümle söylemek gerekirse herkesin ama herkesin okuması gereken bir kitap. İçinizde farkındalıkların oluşmasını sağlayacak, durup sorgulatacak bir kitap. Hepimiz kınamayı çok iyi biliriz, saniyeler süren üzüntülerimizle geçiştiririz insanların kederlerini. Bir ateşin var olduğunu anlamak için illa o ateşte yanmayalım. Farkına varalım. Dünya ölüyor ve bizler bu ateşe odun taşıyoruz. Keyifle okunacak bir kitap değil ancak verim alınacak, sizi sallayacak bir kitap. Esen kalın.
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
··
265 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Tarafsız, nesnel, ne demek istediğini dosdoğru anlatan bu incelemeyi okuyun lütfen. Teşekkür ederiz Onur, ellerin dert görmesin. “Şu hayatta ilk hedefim iyi bir insan olmak. Bunu başarabildiğim müddetçe gözüm açık gitmez sanırım. Önyargısız, çıkarsız, iyi bir insan olarak buradan ayrılmak. İşte devrim budur.” Bu ifadenin üzerine ne yazsam gereksiz olacak. İnsana değer verenler zaten anladı. Ömrüne sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Senin de ömrüne sağlık Neşecim. Bu mottoyu duvarıma asmalıyım. İnsanlar beni aşırı yoruyor :)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Aynur Taş okurunun profil resmi
Çok güzel yazmışsın, tebrik ederim. 👏
Homeless okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:)
Zeynep okurunun profil resmi
Burada anlatılan siz misiniz? beni de çok etkilemişti okuduğumda. emeğinize sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Çok hoş bir kitaptı. Teşekkür ederim :)
Saomi okurunun profil resmi
Livaneli okumaya güzel bir seçimle başlamışsın ama onun zirve kitabı Serenad’dır. (Bence) Onu mutlaka oku derim. 👍
Homeless okurunun profil resmi
Aç gözlü bir adam oldum bu aralar. Her şeyi okumak istiyorum. Livaneli geçer not aldı benden. O yüzden Serenad'ı okumayı, hatta yakın zamanda okumayı çok isterim. Teşekkür ederim tavsiyen için :)
Saomi okurunun profil resmi
Rica ederim. :) İnanıyorum ki Serenad’ı okuduktan sonra, geçer not aldı değil, mükemmel not aldı diyeceksin. :)
Homeless okurunun profil resmi
Sana güveniyorum, okuyunca görüşümü bilahare bildiririm :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.