Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Kuyucaklı Yusuf” Hep bir merakımız vardır ya hani geçmişe dair. Bu Kuyucaklı Yusuf’un hikayesi de insanda geçmişe bir özlem, bir merak uyandırıyor. O günleri yaşamak istiyorsun. Yaşadığın dönemden daha ihtiraslı daha bir rüzgârlı geliyor. Dönemin mert, dediğim dedik, cesur ve korkusuz delikanlısı Yusuf. Doğruları var yanlışlarla götürülmeyen. İdealleri var seviyorum işte var mı diyeceğin türünden. Son yıllarda bizim ülkede çok sık dile getirilen bir cümle var; bu ülkede hiçbir iyilik cezasız kalmaz diye. Evet, bugün bile hala daha geçerli olan bu söz, 1900lerin Kuyucaklı Yusuf’u için de geçerli. Drama Köprüsü türküsünü bilirsiniz. Debreli Hasan gibi, Hekimoğlu gibi, Köroğlu gibi, Battalgazi gibi biri bu Kuyucaklı Yusuf da. Kalleşlik gördü mü dayanamaz varır üzerine. Güçlü de delikanlıdır, vurdu mu yıkar. Bizim yiğitleri yıksa yıksa bir aşk acısı yıkar ya Yusuf’u da böyle bir aşk acısı yıkar. Aynı evde büyüdüğü, kendine bile itiraf edemediği bir aşkın azabıyla Muazzez’in aşkı, acısı yıkacaktır Yusuf’u. 1900lerden bahsediyoruz. Dünya Savaşı zamanları. Ekonomik ve toplumsal koşullar çok çabuk değişiyor. Halimize şükran mı isyan mı etmeli denilen zamanlar. Her şeye tamam diyorum da insanların aç ve yoksulluk içerisinde yaşamasına kesinlikle katlanamıyorum. Yoksulluk kader değildir. Kaderle, dinle falan kandıramazsınız beni. Kuyucaklı Yusuf’ta aslında yoksulluğa düşen bir ailenin yıkılışını, dağılışını adım adım izliyoruz. Bugün de değişen bir şey yok. Birileri milyar dolarlar içinde yüzerken, insanlar karın tokluğuna çalışıyor. Ben buna isyan ederim arkadaş. Ben de Köroğlu gibi Bolu Beyine isyan ederim. Ben de Hekimoğlu gibi Ordu Fatsa bir araya gelse de karşı koyarım. Avaz avaz bağırmak istiyorum. Ne zaman sesiniz çıkacak haksızlıklara? Ne zaman bağırıp defolun artık diyeceksiniz? Kuyucaklı Yusuf da diyemedi. Dediği zaman iş işten geçmişti. Gerçi şimdi de diyemiyoruz. Gerçi sanki bizim sesimiz çok mu çıkıyor? Devletin kasasındaki paralarla en lüks kafelerde işkembelerini dolduranların bize ekmek arası marulu dayamalarını gördükçe çıldırıyorum ya neyse... Var demek ki adaletin oğullarının, karanlığın piçlerini devireceği zamanlara biraz daha. Ah be.. Ah be Mustafa Kemal, bir ataş versen de yaksak ortalığı. Yusuf da her şeyin farkındaydı da yediremediydi gururuna. Gerçekler gözümüzün önünde dururken nedense görmemeyi tercih ediyoruz. Sanki görmeyince duymayınca o gerçek orada değilmiş de biz mutlu mesut yaşantımızda hayatımıza devam ediyormuşuz. Yok arkadaş yok... Gerçeklerin öyle ya da böyle ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır. Yusuf evine vardığında o gerçeklerle yüz yüze geldiydi de kıydıydı sevdiceğine. Yanar kül olur insan be... Biz de vatanı seviyoruz, insanımızı seviyoruz. İnsanımız insan gibi yaşasın istiyoruz. Vatanımıza kendi elimizle kıyarsak, insanımıza insan gibi değer vermezsek, Yusuf’un sevdiceğine kıydığı gibi kıymış olmaz mıyız, yanar kül olmaz mıyız! Yok cennet falan. Bize 40 karı size de 40 kaplan gücünde koca vermicekler. Kandırmayın kendinizi. Kendini insan yerine koymayanı Allah ne yapsın Cennette! Hepimiz birer Yusuf’uz. Hepimiz mert, zeki, cesur, akıllı ve delikanlı adamlarız ve kadınlarız. Kim koydu bizim gibi devlerin omuzlarına bu cüceleri. O cücelerden kurtulacak, kamburumuzu atıp yeniden dik duracağız...
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,4bin okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.