Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mişatka ne zaman savaştan söz açarsa, Gregor'un içini bir utanç duygusu kaplıyordu: Çocuğun, ard niyetsiz, basit sorularına verecek cevap bulamıyordu. Kim bilir? Bu soruların cevaplarını kendi kendine bile veremediğinden belki de. Ne var ki, Mişatka'yı başından savmak hiç de kolay olmuyordu; çocuk babasının balığa çıkma tasarılarını dikkatle dinler gibi görünüyor, az sonra yeniden sormaya başlıyordu: <Baba, savaşta hiç kimseyi öldürdün mü?> <Rahat bırak beni, başımın belası!> <Onları öldürürken korkuyor musun? Öldürüldükleri zaman kanları akıyor mu? Çok mu kan akıyor? Tavuğunkinden, koyununkinden daha mı çok?> <Bırak bu konuşmaları dedim sana!> Mişatka bir an susuyor, sonra düşünceli bir tavırla devam ediyordu: <Geçenlerde dedemi koyun keserken gördüm. Korkmadım. Belki azıcık, ama aslında korktum sayılmaz.> <Kov şunu başından!> diye öfkeyle seslenirdi Ilyiniçra. Bu da büyüyecek, başımıza yeni bir katil kesilecek. Tam bir eşkiya! Savaştan başka bir şey konuşmaz; konuşacak başka bir şey bilmez. Çocukların şu Tanrı'nın cezası savaştan söz ettikleri nerede görülmüş bakayım?...
Sayfa 287 - Engin YayıncılıkKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.