Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

said bir yorumu yanıtladı.
GÜZEL ÜZERİNE
“ Nedensellik içinde güzellik var olamaz. Var olan şey, toplumsal güzellik paradigmasının şekillendirdiği estetik algısıdır. Güzel; varlıktaki aşkın sırrı gösterdiği ölçüde güzeldir. Harici, istemeye hizmet eden estetiktir. “ -Timothée Cale
·
1 görüntüleme
mbk okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Teşekkürler güzel bir konuşmaydı.✨
said okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim.
mbk okurunun profil resmi
Gözün kalıtımsal aktarımla öğrendiği ve istemsiz yöneldiği estetiksel durum algısı ile burada bahsedilen güzellik, (tabir caiz ise)algı dışı güzelliği ayırt etmek için nedenselliğin olup olmaması halini uygulamamız mümkün mü? Yani bir şeyi güzel bulduktan sonra bir neden bulamadığımız şeyler mi asıl güzeldir, Neden bulduğumuz her şey öğrenilmiş estetiksel bir algı mıdır acaba ? Ya da acaba sevme ve beğenme olarak ayırt edebilir miyiz ?
said okurunun profil resmi
Hem sorularına cevap olabilmesi hemde alıntının daha iyi anlaşılabilmesi için kavramları biraz açmaya çalışayım. Günümüz toplumunda kullanılan güzel kavramı, özne olan toplumun kültürel, dini ve geleneksel tarihselliğinin bir sonucu olarak oluşuyor. Yani, bir toplumun farklı çağlarda ve/veya farklı toplumların aynı çağlarda güzel olarak nitelendirdiği objelerin yapısı ve özellikleri farklılaşabiliyor. Bunun en güzel örneklerini müzelerde farklı toplumların farklı çağlarda inşa ettiği —özellikle kadın— heykellerde veya seramik işlerinde görebiliriz. O kadar uzağa gitmeyip bizden bir önceki jenerasyonun güzel kabul ettiği giyim, süs ve fiziksel özelliklerden, objelerin sanatsal özelliklerine kadar olan skalayı inceleyerekte ulaşabiliriz. Peki, güzel bu kadar değişebilen bir değerler midir? Eğer bu algı değişiyorsa, güzel denilen şey “güzel” midir? Yazarın bu alıntıda yapmak istediği ayrım tam olarak bu. Toplumsal güzellik paradigmasının şekillendirdiği estetik algısı ile kendinden güzel olan arasında ki ayrım. İnsan realitesi temele alındığı zaman “kendinden güzel” olanın değişmeyeceği. İnsana kendisi ve var oluş arasında ki bağlantıyı anlatan, “Ben buyum” , “Sen busun” diyen şey, işte tam olarak bu şey; yazarın bahsettiği “varlıktaki aşkın sırrın gösterilmesi” olayı. Bunu bir ağaca baktığımızda, bir okyanusa, bir yıldızlı geceye veya toplumun güzel/çirkin sınıflandırmasından bağımsız olarak her bir insana baktığımızda görebiliriz. Yazara göre gerçek “güzeller” bunlar. Nedensellik ise, bu sırrın gösterimine bir katkısı olmayan noktalar. İçinde bulunduğu bağlar ve/veya istemeye araç olabildiği noktalar. Mesela insanda; sosyal statü, simetrik bir yüz, saç rengi, fiziksel şekil gibi. Doğada ve diğer objelerde ise pürüzsüzlük, kusursuzluk, estetik algısına hitap eden şekil, renk, koku vs. gibi. Alıntıda bahsedilen “istemeye hizmet eden estetik” tam olarak bu oluyor. İnsanın içindeki oburluğunu, şehvetini, aç gözlülüğünü, kibrini yani kısaca istemesini azdıran estetik. Bu estetik gözlük ile bakıldığı zaman işte, bu nedensel ilişkilerden başka bir şey görülemez. Yazar bu yüzden “nedensellik içinde güzellik var olamaz” diyor. Çünkü bu nedensellik bağları insana bir görü şansı sunmuyor, dolayısıyla da içinde gerçek “güzeli” barındırmıyor.
mbk okurunun profil resmi
Evet haklısınız. Ama burda tartışmak istediğim konuyu yeterince düzgün ifade edememişim. Öğrenilen beğeni algısından bahsederken tam da yazarın dediği gibi toplumsal güzellik paradigmasında sizin de bahsettiğiniz şekilde sürekli değişen bir algı yanılsamasından kastetmek istemiştim. Bunun sebebi geçmişten gelen düzen, ritim gibi arayışlarla temellendirilebilecek doğaya öykünme, sağlıklı cinsel birliktelik için istemsiz aranan "gerekler" ve mükemmellik arayışı ve bu mükemmelliğin çağlara hatta artık yıllara göre sürekli bir değişim içerisinde olduğu denebilir... Üzerine tartışılıp konuşulabilir. Benim tartışmak istediğim konu bu güzellik algısını(burda bahsetmek istediğim güzellik nesneler veya insanlar için olabilir, genel bir güzel olma durumundan bahsetmek istiyorum) gözün ya da duyu organlarının nedenselliğinden sıyırıp yine bir nedene bağlı olsa da (ama bu neden bilinen algıların dışında kalacak şekilde olabilir, örn. sevgi hissinin uyanması durumu ya da bir manzaranın heyecan uyandırması vb gibi) güzel sayılıp sayılamayacağı idi. Yani temelde acaba güzellik dediğimiz şeyi bilinen algıların dışında, duyularla, açıklayabilir miyiz? Estetik beğenme durumu ile, güzellik sevme durumu ile açıklanabilir belki? Tanrı için tasavvuf güzel der örneğin. Dünya'daki güzeller asıl güzelin yansımasıdır. Bu şekilde bakıldığında tasavvufta Aşkın sır Allahtır. Hatta aşkın sırrı Allahtır. Aşk da yoğun sevgi durumu ise. Belki de bunca sene insanlık güzelliği yanlış "yöntemle" aramış ve bulduğunu varsaymıştır. Bu yüzden estetik ve güzellik farklıdır. Yani tanrısal bir 'his' uyandıran güzellik ise, beğenme durumu uyandıran estetik midir? Biraz karışık ama anlatabildim mi bilmiyorum toparlaması zor oldu.
said okurunun profil resmi
Sırasıyla cevaplamaya çalışayım. Yazarın da bahsettiği, benimde bildiğim “güzellik” , zaten algılardan bağımsız bir olgu. Algıların değişmesi güzelin güzelliğinden bir şey eksiltmiyor. Bu yönüyle güzeli zaten duyularımızla tecrübe edebiliyoruz. Öte yandan eğer burada güzeli algılardan sıyırıp insan realitesi üzerinde temellendiriyorsak, bu noktada öğrendiğimiz bir bilgi, bir felsefe, bir insanca yaşayış ideali de güzel olabilmeli diye düşünüyorum. Bu yönüyle sadece duyularlada sınırlandıramayız diye düşünüyorum. İkinci soruna ise şu noktada katılıyorum; varlıktaki aşkın sırrın, varlığın tohumundaki sırrın gösteriminin sağlanması “güzeldir”. Bunun “bilgisinin” verilmesi, —bu bir histen daha fazlasıdır, bir bilgidir. Çünkü “ben buyum” , “sen busun” der.— yazarın bahsettiği güzeldir. Aslında yazarın alıntısı da, tasavvufun güzel anlayışı ile belirli noktalarda paraleldir. Senin beğenme durumu uyandıran olarak nitelediğinde, yazarın “istemeye hizmet eden” olarak nitelendirdiği de aşağı yukarı aynı şey zaten. Yalnız ufak bir nüans var. Güzelin kendisi de, güzeli görebilende bir beğeni oluşturur. Aradaki fark bu beğeninin istemeye hizmet etmesi yahut ondan bağımsız olmasıdır. Bunun ne olduğundan da ilk cevabımda bahsetmiştim. Son olarakta dediğin gibi, insanların güzel ve estetik düşünceleri yazarın bahsettiği eksenden bir hayli uzaktır. Bu yönüyle insanların güzeli çok yanlış yerlerde aradıklarını söyleyebiliriz.
mbk okurunun profil resmi
Alıntı hangi eserden? Üzerine yeterli okumayı yapıp tekrar düşünmeliyim. Eseri okumadığım için yazarın tanımlamalarına hakim değilim biraz daha düşünüp anlamalıyım...
said okurunun profil resmi
Onu bende unuttum açıkçası ama yazarın bu konuda etkilendiği bir kaç yazar ve düşünce var, onların güzel hakkında yazdıklarına bakabilirsiniz; Herman Hesse, Schopenhauer, H.D. Thoreau, Mevlana ve Yunus Emre.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.