Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

78 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
”Türkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki bu bayrağı vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk’ün ilk ve milli vazifesidir.” (Mustafa Kemal Atatürk) "İslamiyeti ele alıp Türklüğü inkar etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir." Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi yazarımız bu üç kavramı, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlşamak, irdelemiş ve kitabında 11 başlıkla açıklamaya çalışmış. Ziya Gökalp İslamcılık ve Osmanlıcılık fikirlerine karşıydı, sebebini ise kendisi şu sözlerle açıklamış: “Millet, ne ırkî, ne kavmî, ne coğrafî, ne siyasî ne de iradî bir zümredir. Millet, dilce, dince, ahlâkça ve güzellik duygusu bakımından müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir topluluktur...” Ziya Gökalp, Türkçülüğü savunurken dil, din, ırk ayrımı yapıp kin gütmemiştir. Türkçülüğü savunurken de İslamiyeti dışlamamıştır. Gelenek ve kurallara çok değinen yazarımız "Gelenekler, bir milletin ruhunu, kurallar ise bedenini teşkil eder." demiştir ve "Dayanma noktasını gelenekselci bir millet ruhunda, kuralcı bir millet gövdesinde arar. Birincisi tarihi bir hürriyet, ikincisi coğrafi bir esaret içinden yaşar." vurgusunu yaparak bizim gelenekçi değil de kuralcı oluşumuza değinmiş ve aslında yüceliğin gelenekselcilikte olduğunu söylüyor. Öyle ki Balkanlarda olan yenilgimizin sebebini kuralcı oluşumuza bağlıyor. O sebepten muhafazakarlık ve yenileşme yollarının ikisinin de çıkmaz olduğunu savunarak kendi içimize, kendi geleneklerimize dönmemiz gerektiğini savunuyor. Edebiyatımızın kaynaklarını halkın koşmalarında, masallarında, destanlarında aramalıyız diyerek gelenekselciliğe değiniyor. "Milli veznimiz parmak usulüdür. Milli dilimiz yalnız Türk sarfına tabi olandır. Dilimizdeki yabancı kelimeleri atmalıyız." Dilimizde ve edebiyatımızda Türk geleneklerimizin başlarına dönüp aslımızı bulmamız gerektiğini savunuyor. Töre, yasa, hukuk, mimari, musiki, ressamlık gibi bütün her şeyde Türklüğün özüne, geleneklerine inmemiz gerektiğini söylüyor. Tarih öncesine kadar uzanıp, geleneklerimizi gün yüzüne çıkarıp yaşatmamız gerekiyor. Bunları söylerken bir bütünün ayrılmaz parçası olarak gördüğü islamın da araştırılmasını ve bizim islamiyeti ne zaman seçtiğimizi, ne yollarda, nasıl kabul ettiğimizi, kelamını, tasavvufun, fıkhın tarihlerini bilmemiz gerektiğine de vurgu yapmış. Yani Türk geleneklerini ve islami geleneklerimizi araştırıp, köklerine inmemizi ve Batı'ya değil kendi özümüze yaslanmamız gerektiğine vurgu yapmış. İnsaniyetin, yalnız kültür zümreleri içinde kendini göstereceğine inanıyor. Ziya Gökalp düşüncelerini aktarırken Durkheim' den de etkilenmiş olduğunu vermiş olduğu örneklerle gösteriyor. Milliyet düşüncesinin henüz içimizde olmadığı zamanlarda "Türkler anlayışsız, Kürtler rezil" gibi söylemler vardı. Ve bu düşünce bizi rahatsız etmiyordu. Fakat son asırda milliyet duygusu büyük bir nüfuz kazandıktan sonra Türkün gayrı olan kavimler bu hakaretlere tahammül edememeye başladı. Ziya Gökalp'e göre bir gayenin kuvvetlenmesi için iki hissin yardımına ihtiyaç vardır. Bunlardan birisi milli muhabbettir ki milli övünmelerle halk geleneklerinden doğar. İkincisi milli kindir ki herhangi bir monarşi ve despotluğa karşı öfke ve düşmanlık uyandırmakla hasıl olur. Bazı kesimler Osmanlı kavimlerinin hepsinde milliyet duygusunu yerinde ve haklı gördükleri halde Türkleri istisna ediyorlardı. Sebebi ise Türklerin zaten kendilerine ait yurtta yaşamalarıymış. Yani Türkler kendi mevkiilerinde bulundukları için herhangi bir hak talebinde bulunamazlar. Ziya Gökalp buraya da bir açıklama getiriyor: "Osmanlı Devleti bir Türk devleti demiş olsalardı belki haklı olurlardı. Fakat bu devletin Osmanlı Devleti olduğu belli ve Türk Kanuni Esasisi ile idare edilmediği için Türklerin siyasi olarak diğer kavimlerden hiçbir farkı yoktur. O halde diğer kavimler gibi Türklerin de milli bir vicdana, milli teşkilata muhtaç olduğunu inkar etmemek lazım." Türkçülüğü yanlış anlayanlar, Türkçülüğü İslamcılığa muhalefetle itham ettiler. Oysa Türkçülüğün gayesi çağdaş bir İslam Türklüğüdür. Ziya Gökalp Türkçülüğü İslamiyetten ayırmamış ve " Türkçülerin millet mefkuresi Türklükse, ümmet mefkuresi de İslamlıktır" diyerek Türkçülerin ayrıca bir ümmet programları olması gerektiğini söylemiş ve bunu beş madde ile sıralamış. "Türkçülüğün gayesi bir Türk kültürü yaratmaktır. Türk Almanlaştıkça, Fransızlaştıkça, Ruslaştıkça parçalanır, fakat Türkleştikçe kuvvetlenir." O sebepten Ziya Gökalp İstanbul dilinin milli dil olmasını savunuyor. Dilimizin önemine de sürekli değinen Ziya Gökalp: "Tanzimat ruhu, Meşruiyetle halka kullanmaya hazırlamadığı bir hakimiyeti verdiği halde pekala kullandığı lisanı vermiyordu." diyerek dile vurgu yapmıştır. Kitap dolu dolu ama içindeki yabancı olduğum kelimelerden ötürü hemen bitiremedim. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Daha fazla uzatmadan" Kitapla kalın" diyorum ve iyi okumalar diliyorum :)
Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak
Türkleşmek İslamlaşmak MuasırlaşmakZiya Gökalp · Karbon Kitaplar · 20183,031 okunma
··
1.023 görüntüleme
kübra çoban okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık :)
Yusuf Korkmaz okurunun profil resmi
Değerli katkınız için teşekkürler.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.