Demiştim.
şeker portakalı bittiği gibi kendimi kütüphaneye atıp bu kitabı alacağımı. tabi almadan önce araya bir kitap sıkıştırdım ama olsun :)
ZEZE...
ze... zeze... zeca... gum..
adı değişse de hep aynı kişiyi görüyoruz. ilk 50-60 sayfa şeker portakalı heyecanını verse de sonrasında o heyecan yerini meraka bırakıyor. E zeze büyüdüğü için haylazlıklarıda hayliyle biraz azalıyor, biraz ama. :)
ormana gidip garip sesler çıkartarak halkını korkutan ve bundan zevk alan bir zezeyi de okucaz çünkü. biraz azalttı demek doğru olur :)
Çocukluğundan sonra delikanlılığını izledim... Sıra olgunluk çağında...
kendi kişiliğini keşfetmesine, günlük yaşantısında başından geçen ufak tefek serüvenlerine, kendi kendisiyle hesaplaşmasına ve kaderine şahit oluyoruz. Yine içimizi cız latan sesleri yüreğimizde duyduk.
BİR GÜN TÜM HAYATINI OKUDUĞUMDA SENİ ÇOK ÖZLEMİŞ OLACAĞIM ZEZE.
Ama adamın (hayali kurbağası)'da dediği gibi sen kendini koruyabilecek savunabilecek ve güçlü olabilecek duruşa(m) geldiğinde seni terkedicem.
Şapkamı kafama taktım. Gözlüğüm elimde. Valizimşi aldım ve çıkıyorum şimdilik. Geri geleceğim..
güneşleri günleri beklıyorum zezee... Delifişekte görüşmek üzere.
sağlıcakla....