"... düşünmeyi öğrenmek zorundasın. On ya da yirmi yıl önce olan şeyleri anımsayacak bir bellekten yoksunsun, bu yüzden iki bin yıl önce söylediğin aptallıkları yineleyip duruyorsun. Bu yetmiyormuş gibi "ırk", "sınıf", "ulus" gibi, bir dine bağlı olma zorunluluğu ve sevginin yasaklanması gibi aptallıklarına bir bitin hayvan postuna yapışması gibi yapışıyorsun. Zavallılığının bataklığında ne denli derinlere battığını görme yürekliliğini gösteremiyorsun. Arada bir bataklıktan başını çıkarıp Yaşşaa! Varol! diye bağırıyorsun. Bataklıktaki bir kurbağanın vaklaması bile yaşama senin bağırmandan daha yakındır." (Syf:120)
Işte bu şekilde güzelce azarlıyor bizi yazar. Evet tam olarak bizi çünkü sürekli 'sen' diye hitap edişi bizzat bizimle sohbet ettiğini gösteriyor.
Her konuya az az olsa da değinilmesi, tarihsel süreçler ve insanlığın gelişmesi ve gidişatı üzerine güzel bir eser olmuş. Aslında "INSAN OLMAK" anlatılmış desek sanırım fazla olmaz.
Keyifli okumalar..