Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
"İnsan olmak için bize hep fazladan lüzumsuz bir şey gerektiğini anlıyor musun?’’ Tüketim toplumunun bir ferdi olarak doğmuş olan bizler için her zaman ihtiyacımız olan bir şeyler var. Oysa tarih boyunca insanlar bizim ihtiyaç duyduklarımızın hiçbirine sahip olmadan yüzyıllarca yaşayabildi. Bu durumda kendimizi şanslı mı saymalıyız yoksa tıpkı nesneler ürettiğimiz gibi ihtiyaçlar da üretir hale geldiğimiz için kendimizi bu döngüye hapsederek daha vahim bir duruma mı düşüyoruz? Artık tüketim,nesne, ihtiyaç, haz vb kavramların anlamlarının çok daha ötesine geçtiklerini kabul etmemiz gerekiyor. Tüketim yalnızca bir ürünü satın almak değil bireyin yaşadığını hissetmesini sağlayan bir araç. Acıktığımızda bir öğünlük yiyecek tüketmek yeterli değil bir sonraki öğün, ondan sonraki hatta haftalarca yetecek yiyeceğimiz hazır olmalı, böylece kendimizi daha güvende ve rahat hissedebiliriz. Avcı ve toplayıcı toplumlarda bireyler sabah kalkıp o günlük yiyecek bulmak ve karnını doyurmakla yetiniyordu, ertesi gün için biriktirmek yoktu. Acaba onlar bizden daha tedirgin ve aç kalma korkusu içinde miydiler? Adım başı markete rastladığımız yerlerde yaşayıp, internetten kolaylıkla alışveriş yapabilirken mutfaklarımızın birer depo haline gelmiş olması, çöplerimizin bile yiyeceklerle dolması kendimizi rahat hissetmemizin bir sonucu mu? Toplumda hemen her kesimin istediğini tüketebilir hale gelmesi nesnelerin de daha az toplumsal belirteç olmasına neden oluyor. Artık bir araba ya da son model bir telefona sahip olmak zenginlik göstergesi değil neredeyse "sıradan" olduğunuzun göstergesi. Toplumsal hiyerarşi çok daha ince ölçütlere geçiyor. "Tüketim artık hiçbir anlama gelmediğinde herkese özgü bir şey haline gelecektir." "İnsan sadece otomobilleri satmak üretmekten daha zor olduğundan beri insan için bir bilim nesnesi haline gelmiştir."(Bu konuyla ilgili The Century of The Self belgeselini izleyebilirsiniz. Sigmund Freud ve yeğeni Edward Bernays üzerinden bireylerin ve kitlelerin nasıl yönlendirildiğini anlatan bir belgesel.) Jean Baudrillard kitabında ihtiyaçların temelde kabul ettiğimizden çok daha fazlası olduğunu anlatıyor. İhtiyaçların tatmin edilmesini hastalık-semptom ilişkisine benzetiyor. Bir organdaki problem sonucu vücutta görülen bir semptom(ateş ,halsizlik vs) giderildiğinde buna semptomatik tedavi denir yani semptom ortadan kaldırılır ancak esas sorun hala oradadır dolayısıyla bir süre sonra başka bir yerde ortaya çıkar. İhtiyaçlar da bu semptomlara benzer, biri giderildiğinde sorun çözülmez bir süre sonra başka bir ihtiyaç ortaya çıkar. "Nesneler tüketim için bazen düzensizliği taklit eder görünse de genelde düzenlidir. Her bir nesne tüketiciyi birinden diğerine götürür." Ayrıca yapay ihtiyaçlar temel ihtiyaçların giderilmemesini de maskeler. Örneğin eğitim ihtiyacı karşılanmayan pek çok insanın evinde tv bulunması. Baudrillard ayrıca günümüz insanının para, servet vb den ziyade bir karakter arayışında olduğunu belirtiyor. Bize diğerlerinden farklı ve özel olduğumuzu hissettirecek ürünlere karşı daha ilgiliyiz. Reklamlarda da "senin şampuanın, tarzını yansıt vb" gibi direk kişiye hitap eden sloganlar ön plana çıkıyor. Bu kişiselleşme sürecinde kadınların daha çok etkilendiğini de belirtmek gerek. Medyada, internette hatta her yerde kadına güzellik algısına uyması gerektiği, vücut bakımı, modaya uygun giyinme vb satılıyor; diğer yandan buna karşı çıkanlara da beden olumlama, kendin ol vb gibi özgürlük hissi veren sloganlar üzerinden yine bir satış yapılıyor. Adeta bir mücadele içinde kadınların "kendilerini bulmaları" ya da "var etmeleri" gerekiyor. Tüketim toplumu bizlere en çok tükettiğimiz şeyi yani zamanı da nesne haline getiriyor. Boş zaman bir ürün gibi satın alınabilir. Baudrillard bu konuda çamaşır makinesi örneğini veriyor: Çamaşır makinesi ev kadını için boş zamandır, satılmak ve satın alınmak için nesneye dönüştürülen potansiyel boş zaman. Ev kadını bu boş zamanı tv izlemek ve orada diğer çamaşır makineleri için yapılan reklamı seyretmek için kullanabilir(!) Kitapta büyüme toplumu bolluk toplumunun tersi olarak tanımlanıyor. " Büyüme düzeninde özerk ihtiyaçlar yoktur, sadece büyümenin ihtiyaçları vardır. Arabalar, otobanlar sistemin bir ihtiyacıdır. Sistem sadece kendi öz ihtiyaçları için üretim yapar." İnsanoğlu kendi kurduğu sistemler ve düzenler içerisinde sistemden en fazla zarar gören olmayı nasıl başarabiliyor? Jean Baudrillard kitapta yeni kavramlardan da bahsediyor, bunlardan biri fun morality yani tüketim insanının bir şeyi atlama korkusuyla yatıp kalkması, saplantı haline gelen bir merak, deneyimleme isteği. Kitap çok geniş içerikli ve yoğun. Hızlıca okuyup geçmek için değil dikkati vererek üzerine düşünerek okunmalı. Burada bahsetmediğim pek çok başlık da var, konuyla ilgilenenler için kitabı tavsiye ederim.
Tüketim Toplumu
Tüketim ToplumuJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2021983 okunma
··
389 görüntüleme
Eyüp Ersegün Kahraman okurunun profil resmi
Konuyla ilgili olarak Toplumun McDonaldlaşması yardımcı olacaktır
Feyza okurunun profil resmi
Evet haklısınız, Toplumun Mcdonaldlaştırılması dil olarak da daha sade.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.