İlk basımı 1940 yılında yapılmış, belki de en iyi Sabahattin Ali romanı. Diyaloglar yerine düşüncelere daha çok yer verilmiştir. Aşk, felsefe, siyaset, toplum ve birey eleştirisi gibi mevzular hakkında sayfalarca süren tiradları vardır. Yaşadığı dönemi mütemadiyen gözlem halinde olan ve “nasıl daha iyi olabilir?” sorusuyla boğuşan Sabahattin Ali’nin, okurken hayret veren karakterlere hayat verdiği kitabında dikkat çeken iç çözümlemeler, kuvvetli betimlemeler ve sürekli düşünme halinde olmasına karşın zekasını adeta bir “mirasyedi” gibi harcayan baş karakter Ömer ile birlikte okuyucuyu buhrandan buharana sürüklediği kesin. Ömer, büyük hakikatler olmasına rağmen, kendi sözleriyle, “bir şeyler yapmak, yaratmak yerine, yapanlara istihfafla bakmaktan” öteye gidememiştir. Küçük bir çocuk gibi devamlı anlık heveslerin ağına düşen, bu yüzden asla bir yere ulaşamayan ve hiçbir karar vermeye muvaffak olamayan Ömer ile güçlü iradesi ve sessizliğiyle ona tezat oluşturan Macide’nin yaşadığı aşk çerçevesinde gelişiyor olaylar. Ömer’i “değiştirmek” fikriyle yola başlayan Macide ve yolun sonunda “değişmek” için Macide’yi bırakan Ömer... Bir de Macide ile aralarındaki garip ilişki ve nadir ama sayfalarca süren konuşmalarıyla, adeta elinde bir neşterle beynimizde dolaşan Bedri... Tüm bunların karşısında kendini aydın sanan kesim ile onların rezaletleri ve 40’ların gözde ideolojisi faşizme gönül vermiş yahut güç ve hükmetme sevdası ile gözleri boyanmıştı gençlerin muhteşem öyküsü: İçimizdeki Şeytan. Aşk, siyaset, toplum, felsefe, edebiyat... Sabahattin Ali’nin, döneminin aksayan yönlerini yer yer hor görerek anlattığı bu kitap, 79 yıl sonra hala içimizde ve capcanlı.

İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172,3bin okunma

·

1 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şeyma Özen