Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

111 syf.
10/10 puan verdi
Polyanna’ya neden orospu muamelesi yapılıyor? Gerçekten kafamı uzun süredir meşgul eden bir soru bu! Sorunun cevabını bulabilmek için kitabı alıp baştan okudum dün gece. Kızcağızın hiçbir yanlış hareketini göremedim. Ha demiyorum ki orospular yanlış yapıyor. Polyanna orospuya edilen muamele gibi küçümseniyor. Ama ben ne zaman bir olaya iyimser yaklaşıp bardağa dolu tarafından baksam, “yaaa sence çok Polyannacı düşünmüyor musuuuun? “ Sırf bu söz yüzünden az önce 300 sayfalık bir kitap bitti! Ha ben eminim, bu lafı ağzına sakız edenler Polyannayı çizgifilmden biliyordur, alıp eline okumamıştır kitabı. En azından ilk okul dışında okuduğunu sanmıyorum, attığı yemek hikayelerine bakmasa dün akşam ne yediğini hatırlamayan gençliğin ilk okul, ya da lisede okuduğu kitabın içeriğini hatırladığını da pek sanmam. Hiçbirimiz hatırlamayız o dönemlerde okuduğumuz kitabı. Fakat bilmediğimiz her şey üzerine konuşabildiğimiz gibi Polyanna’a dan bahsederken adeta bir acizden yada bedenini parayla satan bir orospudan bahsedercesine küçümser bir edayla bahsetmeyi çok iyi biliyoruz. Neden küçümsüyoruz? Orospuları… Polyanna’ları… İyimser olmak ne zaman kabahat haline geldi? Zorluklardan ders çıkarıp, fırsata çevirmek ne zamandan beri küçümseniyor. Soruların cevabını vermeden önce, biraz Polyannayı tanımak gerek. Kitaptaki metafordan insanın doğumundan ölümüne dek olan zamanı ele aldığını görebiliyoruz. Polyannabir Kadın sığınma evinde büyüyor ve bir sebepten ötürü, hiç bir akrabası olmayan, fakat varlık içinde yaşayan teyzesinin yanına gönderiliyor. Tren garında onu teyzesinin hizmetçisi karşılıyor ama Polyannaonu teyzesi sanıyor. Şimdi! Polyanna’yı kadın sığınma evinden sonra tanıyoruz, biz buna insanın doğumu diyelim, Polyanna orada bakıcılarla, babasının öğrettiği “Mutluluk oyununu” oynayıp gül gibi geçinip gitmiş, ve daha sonra teyzesinin yanına zorla gönderiliyor buna da ergenlik dönemi diyelim, hani her şeyden şikayetçi olduğumuz yıllar. İlk başlarda evin çatı katına yerleştiriliyor, burada zorunlu olarak doğduğumuz aileyi ele alabiliriz. Daha sonra iyimser yani mücadeleci tavırlarından dolayı evin üst katında daha ferah bir odada kalmaya hak kazanıyor. Mücadele diyorum, çünkü Polyanna tüm olumsuz olaylar karşısında hemen mutlu olmuyor, önce boylu boyuna üzülüyor, iç çekiyor, düşünüyor, bakıyor ki yapacak bir şey yok bu sefer olaydan kendi lehine ne çıkarabilir? Bunun derdine düşüyor. Polyanna acısını içinde yaşıyor, düşünüyor, bakıyor ki değiştireceği bir durum yok gerçekçi yaklaşıp olumlu yönden en iyi nasıl pay çıkarılır ona bakıyor. Misal; tren garında teyzesi yerine teyzesinin hizmetçisi geliyor, Polyanna bunu öğrenince üzülüyor, fakat hemen toparlayıp "iyi ki siz geldiniz, en azından sizinle tanışma şansımız oldu" diyor, ne yapsın? Kalkıp orda zırlasın mı eve kadar "teyzem beni almaya nasıl gelmedi" diye, ya da teyzesine ömür boyu "trip" mi atsın? Nedir bu insanların Polyanna öfkesi anlamıyorum. Olumsuz olaylarda elbette üzülmek gerek, fakat bu üzüntüyü kronik hale getirip sadece o damarı ile bırakırsak, acı içinde boğulmayı tercih edip çözüm üretmeyi “Polyanna’ya” bağlarsak, karanlığa ancak küfreden birey olmak dışında bir profile bürünebilir miyiz? Biz bu mücadeleyi vermekten artık aciziz, hatta acizliğimiz sadece bizle sınırlı kalmıyor. “Beni unutma” filminde şöyle bir replik geçiyordu; “İnsanlar birbirinden o kadar umudu kesmiş ki, artık başkalarının birbirini sevmesine inanmıyorlardı” Olumsuz düşünen insanlar artık olumlu düşünen insanlarında hevesini kırma peşinde. Heves kırmaya çalışan insanlar, emin olun olumsuzlukları olumlu düşünen insanlar da hesaplıyordur. Ortada bir gerçek var ki saf mutluluk asla başarıyı beraberinde getirmez. Polyanna işte bu noktada kulaktan dolma bilgilerden uzaklaşıyor, çünkü o kötü olaylara önce üzülüyor. Çetin Altan diyordu ki; Kristof Kolomb eşi ile çok mutlu bir evlilik yaşasa “hanım bekle de azıcık buz ve bostan aşıp yeni kıtalar keşfedeyim, ya da Tesla bir güvercine aşık olacak kadar yalnızlıktan aciz olmasa o güvercinin yaşaması için alternatif akımı bulur muydu, veya Edison sırf karanlıktan faydalandıkları için eşi ve en yakın arkadaşını aynı odada yakalamasa ışığı bulmak için bu denli çalışır mıydı?” Orospu muamelesi ile küçümsediğimiz Polyanna’yı dışlamak yerine düşünmek, çözüm üretmek gerek. Hayatı sadece yemek, içmek ve zaman öldürmekten ibaret bireylerin küfür etmesi elbette üreten bir insanın yoluna köstek olamaz. Çünkü üreten insanın ürettiğini birileri tüketmeli. Tüketen insanların tamamını bir kefeye koymamak gerek, çünkü mutlu olmanın da bir yolunu bulmuştur Polyanna’yı küçümseyenler. Hatta kendi içlerinde bile ikiye ayrılır bu insanlar. Öğrenilmiş mutlulukla yaşayanlar, ve keşfedilmiş mutlulukla yaşayanlar. “Tam olarak” sahip olamamanın verdiği mutsuzluk var üzerlerinde. Yaş ilerledikçe, zaman zaman öğrenilmiş mutluluk zaman zaman keşfedilmiş mutluluk, ikisinden de birer gıdım vardır ve ikisi sürekli bir yoksunluk hali getirir. O yoksunluk onları mutlu eder. Şarkı dinlemelerini sağlar, kitap okumalarını sağlar, yolda birine rastladıklarında, hiç tarzları olmasa bile durup sohbet etmelerini sağlar, içe kapanmalarını sağlar, ama aynı zamanda dışa açılmalarını sağlar, keşfederek dışa açılamazlar, ama küserek de içe kapanamazlar. Çünkü artık keşfedilmiş mutluluktan haberdardırlar ve öğrenilmiş mutlulukla ilgili hevesleri vardır. Normal olarak Polianna’ya bu kadar çok lanet okuyan insanlar, keşfedilmiş mutluluktan bir gıdım haberdarlar, ama orada yeterince yol alamadıkları için öğrenilmiş mutluluğun nimetlerinden, alışkanlıklarından kopamadıkları için Polyanna’yı bir kitap karakteri, umut pompalayıcılarının dayattığı bir sistem unsuru olarak görüyorlar, keşfedilmiş mutluluk kafası ile düşündüklerinde. Haberlerde siyasal bir sömürü gördüklerinde, birilerinin yiyip içtiğini, şirketlerin batırıldığını, belediye kasalarının soyulduğunu gördüklerinde, bu kez itiraz ediyorlar. Neden? çünkü öğrenilmiş mutlulukta da gözleri var. Suç ne senin, ne onların ne de Polyanna’nın. Onlar ne dışa açılabiliyor, ne içe kapanıyor.
Pollyanna
PollyannaEleanor H. Porter · Artemis Çocuk Yayınları · 20189,2bin okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.