Kuşkusuz, ta Scott’dan itibaren bütün tarihsel romanlar, şu ya da bu şekilde, genellikle hakim ulusal geleneğin kimbilir ne tür bir meşrulaştırma amacıyla şekillendirmiş olduğu okul tarih kitaplarından edinilmiş eski tarihsel bilginin harekete geçirilmesini içerir, ve buradan yola çıkarak mesela Sahte Veliaht hakkında zaten ‘bildiklerimiz’le onun romanın sayfalarında somutlaşan kişiliği arasında anlatısal bir diyalektik oluştururlar.