Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

318 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Spoiler içerir
Semerkant, konusunu Titanic gemisinin batmasıyla Atlantiğin serin sularına gömülen, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat eserinin tek el yazmasından alıyor. Bizleri önce efsane üçlünün, Ömer Hayyam'ın, Hasan Sabbah'ın ve Nizamülmülk'ün dönemine götürüyor Amin Maalouf. Orada tarihi gerçeklerin çerçevesinde bir kurgu ile karşı karşıya kalıyoruz. Kâh Alparslan oluyoruz böğrümüz deşiliyor, kâh Ömer Hayyam oluyoruz ve Cihan ile zevk ediyoruz. Hasan Sabbah'ın esrarını da yeniden farkediyoruz. Tarihin bu curcunalı döneminde rasathanesiyle meşgul olup şiirlerini bir eserde toplamaya çalışan Ömer Hayyam'ın ütopik ve aykırı hayatına tanıklık ediyoruz. Bu eserin Alamut'a gittiğini ve en sonunda Moğolların baskınıyla ateşe verilen Alamut kalesinde akıbetinin ne olduğu konusunda kuşkuya düşüyoruz. Acaba dönemin tarihçisi Cüveynî tarafından o yangından kurtarılmış mıydı? Yoksa külleri tabiatta sonsuza dek yok mu olmuştu? Bu macera dolu birkaç tarihi bölümü bitirince 1000 yıl sonraya gidiyoruz. Artık bu muhteşem dönemi sonlandırıyor ve önceki bölümler kadar ilgi çekici olmayan Hayyam'ın el yazmasının yolunu tutan Benjamin O. Lessage'nin hikayesini okumaya başlıyoruz. Bu bölümde çokça İran Meşruti Devrimini okuyoruz. Son olarak yazmayı buluyoruz ancak bu yazmayı bu sefer bambaşka bir efsane içerisinde sonsuza dek kaybediyoruz. Dili oldukça güzel olan romanımızın hikayesinde oluşan kopukluk ne yazık ki akıcılığı zedelemiş. Tarihin eski döneminde geçen kurgumuz, muhteşem bir kurgu olmasa da etkileyici olduğunu düşünüyorum. Zaten Hasan Sabbahların, Ömer Hayyamların ve haşmetli Selçuklu sultanlarının bulunduğu bir kurgunun benim için etkileyici olmaması zor doğrusu. Ancak malesef bu tarihi dönem bitince kitapta oluşan durgunluk bütünlüğe zarar veriyor. Gereksiz yere İran Meşrutî Devrimi'ne bu kadar çok dalması benim için ilgi çekiciliğini zayıflatıyor öykünün. El yazmasına ulaşmak ana konu, İran'ın devrimi de yardımcı konu olması gerekirken bunun tam tersinin olması bana biraz da yazarımızın politik görüşlerini romanın içinde harmanlama isteği olduğunu düşündürdü. Yazarımız Amerikan taraflı yazdığını ve Rusya ile İngiltere'nin karşısında görüşlere sahip olduğunu anlamak çok da zor olmuyor kitabı okurken. Üstelik ki hazmedemeyeceğimiz cümleler de barındırdığını söyleyebileceğim. Türk hükümdarlarına karşı hakaret içerikli cümleler buna rahatlıkla örnek gösterilebilir. Bu da Maalouf'un bilinçaltında Türklere karşı olan düşüncelerinin kalemine olan etkisinden başka bir şey değildir.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,5bin okunma
·
4 görüntüleme
Aslı okurunun profil resmi
Yine başarılı bir inceleme tebrik ederim❤️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.