Bu içli adam boyunduruğun hiçbir türüne katlanamaz. Kendisi olmak hayatında, duygularında ve fikirlerin de hep özgür olmak ister. Haklı bir fikri savunmak için konuşmaya karar verdiği zaman hiçbir zenginlik, mevki, güvenlik kaygısı onu susturamaz. Kilise, parlemento, krallık ve filozoflar onun hep karşısında. Yazar konuyu baya temele indiriyor. İlk topluma, ilk yerleşik sosyal hayata taşıyor. İnsanlık tarihini onun özgürlükçü gözünden. izleyebilir, bu gün içinde bulunduğumuz dünyanın şartlarını o günkü duygularını yazar ile hissediyoruz. Bir düşünsenize insan sadece kendi özüyle var olamaz. Hep bir şey öğrenmek için topluma ve çevreye ihtiyaç duyar, bunları analizler, kopyalar ve kendinde kalanları yansıttığı kadar var olur. Yazarın düşündürmeye çalıştırdığı bu dünyada bunlar yok. Öz saygı; insanı kendinden yoksun bırakır. Rousseau'nun bütün çabası, insanın kendi iç zenginliklerini yeniden nasıl kazanabileceğini ögretmekten ibarettir. Toplumsallaştığımız bu dünyada biz nasıl bencilleştik?

İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin KaynağıJean-Jacques Rousseau · Say Yayınları · 20201,388 okunma

·

62 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.