Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kara ağaca çakımla ismini yazdım
Enver Paşa Moskova’ya gittikten sonra başlattığı yeni mücadelesi sırasında Naciye Sultanı hiç habersiz bırakmamıştı. Kimi zaman günlüğüne yazdığı satırlarda hasretini dindiriyordu: 7 Ağustos 1920-Königsberg: “Naciyem, sen dua et de, Cenab-ı Hak artık bu cezalara nihayet versin. Bakalım işin sonunu, tamamen senin talihine bağlayarak hareket ediyorum. Yarın 7.30’da ben ve Leo (yanına verilen Rus memur) öğleden sonra da diğer arkadaşlar, Letonya hududunu geçeceğiz.” 4 Kasım 1921 “Ertesi gün harekete karar verdik. Artık sana mektup yazmak imkânı azalıyor. Bundan sonra bu deftere senin için yazacağım. Rus sefaretinin tercümanı gene geldi. Cemal Paşa’dan bir telgraf getirdi. Ve hemen Moskova’ya hareketimi söyledi. Ben, Çarşamba gidebileceğimi söyledim. Ondan sonra da Hacı Sami’nin, gene uzun hikâyelerini dinlemeye mahkûm olarak oturdum. Hareket Salı sabahı...” 17 Kasım 1921(Sitare Köyü): Saat birde boş bir Rus menzil binasına girdik. Fişekliklerimi çıkarmadım. Büzülerek uyudum. Şimdiye kadar Ruslarda bir hareket yok. Üç aydır Sultanımdan haber alamıyorum.” 23 Kasım 1921 (Çilligöl): Gece birkaç atlı geldi. Bunlar Lakaylardanadı. Silah ve cephanelerimizi teslim etmemizi istediler. Bunları teslim edersek, bize inanacaklarını söylediler. Müfrezeyi topladım. Onların önünde maksadı anlattım. Benim de yuvam, eşim, yavrularım olduğunu, onları bırakarak buraya geldiğimi, bu davaya kendimi verdiğimi anlatırken, kendimi tutamadım ve ağladım.” 23 Kasım 1921(Kurgantepe): Harap bir camide Cuma namazı kıldık. Lakay uluları, kendimi tekrar tanıtmamı istediler. Her şeyi söyledim. İnandık dediler. Benden ekmekle Kur’an üstüne yemin ettiğim takdirde itaat edeceklerini söylediler. Elimi ekmek ve Kur’an üzerine koyarak yemin ettim. Eğer dinin ve milletin fenalığına, bilecek bir iş emredecek olursam sizlere kavuşmamamı söyledim.” 25 Kasım 1921: Hak yolunda milletin uluları ile meşveret ederek, Peygamberin sünnetlerine uyarak iş göreceğiz. Buna karar verdik, Fatiha okuduk, herkes Amin dedi. Buhara’dan beri sakal tıraşı olmadım. Burada da sakal bırakmaya mecbur olacağım. Darılmazsın değil mi Naciyem, Sultanım.” 12 Aralık 1921: Böyle giderse çekilip Afganistan’a gideceğim. Oradan da büsbütün işten çekilip senin yanına geleceğim. Ama muvaffakiyetsiz gelince sen beni nasıl kabul edeceksin? Fakat muvaffak olmak isterim Naciyem.” 6 Mart 1922: “Sana parmaklarımla ve dişimle yaptığım bir iğneyi gönderiyorum.” 24 Temmuz 1922: Pek sıkıntılı bir hava. Tuhaf bir sis... Güneş görünmüyor. Düşmanda hareket yok. Henüz sabah. Hastalarımı geri gönderdim. Bakalım ne olacak? Afganistan şimdi, Hacı Sami ve diğer arkadaşların da bu tarafa geçmelerine müsaade etmiyor. Bu müsaadeyi de rica ettim. İşte efendiciğim, şu son satırlarımı yazarak kapatıyorum. İçine, buranın her gün sana yolladığım yabani çiçeklerden maada, kaç gecedir altında yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı da gönderiyorum. Seni Huda’nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim. Ruhum efendiciğim. Kara ağaca çakımla ismini yazdım. Enver’in.”
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.