(1k için sınırlandırarak) Hep söylüyorum, inceleme ölçütlerine uyarak kitap incelemesi yapan az kişi var. Zaten eseri her yönüyle değerlendiren bu incelemeleri okuyan da az:) Demek ki denge sağlandı.😁
Tahammül edemediklerim ise, eserin baştan sona özeti çıkarılıp önümüze “inceleme” diye sürülenler. Zaten bu, eseri henüz okumamış olana da haksızlık.
Tuhaftır ki ilgiyi çeken de bunlar oluyor.😄😄
Özet çıkarılır gibi yazılması bir sorun gerçekten. Kitaptan bahsedilip içeriğe hiç girmemek mümkün değil. Fakat, içerik hakkında anlatılanlar "Bu yazıyı okudum, kitaba gerek kalmadı," şeklinde değil. "Bu nasıl bir kitap ki, bu yazıyı yazanı olumlu veya olumsuz bu kadar etkileyebilmiş, ilk fırsatta bu kitabı okumalıyım." dedirtmeli okura.
Bu yüzden buradayız, yazdıklarımız akademik bir ciddiyetle değil, bize hissettirdikleriyle öne çıkmalı. Okura yeni kapılar açmalı ve farklı bir açıdan bakması için ipucu vermeli.
Söyledikleriniz çabanızın ne olduğunu gösteriyor, bunu önemli buluyorum...
Katılıyorum Eylül Hocam, buna inandığımız için kitaplardan kopamıyoruz. Ama alıntıya ilave yapmamız gerekirse, kitabın devamında edebiyat dünyası için eleştirileri var yazarın. Eleştirmenlerin yazarlar üzerinden prim yaptıkları, onları kendi kalıplarına hapsedip objektif görüntü altında kişisel değerlendirmelerini dayattıklarından bahsediyor :))
Yani demem o ki; inceleme yazarken gaye sadece eleştirmek olmamalı.
İlk önce yazar ne anlatmak istiyor, derdi nedir, bir anlamaya çalışalım. Yazdığına göre bir derdi vardır mutlaka...
Neyse :))