Gönderi

248 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Aşk hep mi GAYriihtiyaridir?
Gerçek dünyada kendimi kati bir şekilde ne homofobik ne de homohobik olarak tanımlayabilirim. Ancak kurgusal hayatta, sinemada veyahut edebiyatta, bilhassa iki erkeğin (çevremden aldığım dönütlere göre erkekler, gay ilişkiye karşı daha tahammülsüzken lezbiyen ilişkiye karşı daha nötrler; kadınlarda da durum bunun tam tersi şekilde. Tabii bu benim gibi kendini az/çok homofobik hisseden kadın ya da erkeklerde geçerli) ne demiştik, bilhassa iki erkeğin madden aşklarını yaşadığı sahnelerde rahatsızlık duyar, o sahnelerin bir an önce kesilmesini dilerim. Eşcinselleri kötülemem, yargılamam ancak aşklarına tanık oluşum beni rahatsız edebiliyor. Lakin Aciman, üç kelimeyle adeta dünyanın en güzel aşk şiirlerinden birini yazıyor ve bu şiiri, romanına isim olarak veriyor: Adınla Çağır Beni. Ve o şiir, o lirizm, o içtenlik, o sahicilik kendini homofobikliğe yakın hisseden benim, son yıllarda okuduğum en güzel romanlardan, aşk romanlarından biri oldu. Ben de pek çoğumuz gibi kitaptan önce filmi duyanlardanım ancak sırf eşcinsel bir aşkı anlattığı için gerek Oscar'daki gerek Sundance'taki başarılarına ve sinemaseverlerin yoğun beğenisine rağmen filmi izlememekte inat ettim. Fakat kitabın daha ortalarındayken bile kitabı bırakıp filmini izlememek için kendimi zor tuttum. Kadere bak ki 8 Eylül 2019'un 02.32'sinde filmi indirmek için hazırlanırken internet bağlantımın kopuk olduğunu fark ediyorum. Tuhaf bir durum. Hikaye sürekli olarak şiirden, edebiyattan, resimden ve müzikten besleniyor. Hikaye kurgusundaki zamansallık doğrusal değil, öyle bir kurgu yakalamış ki yazar sanki her şey aynı anda yaşanıyor ve hiçbir şey bitmiyor. Bu, hikayenin özellikle ilk bölümde kısırlaşacağı, yazarın anlatımda tekrara düşeceği hissini uyandırmıştı bende ama korktuğum gibi bir tekdüzelik yoktu. Kitapta belli bölümlerdeki transparan anlatım, nahif okuyucu için sınırları zorlayıcı olabilir. "O neydi gız" dediğim bölümler olmadı değil ancak bütüne bakıldığında mazur görülebilir. Ama sahi "O neydi gız!" Dört bölümden oluşan kitabımız anlatıcının geçmişi, o unutulmayacak yaz gününü hatırlamasıyla başlıyor. Ellio ya da Oliver, fark etmez ismi, İtalya'da ailesinin yazlığında yer yer yüzerek, yer yer okuyarak, yer yer enstrümanını çalarak tatilini oldukça verimli geçiren, iyi bir ailenin 17 yaşındaki oğludur ve yaşadıkları eve her yaz farklı bir misafir çalışma yapmak için konaklamaya gelir. Ellio ya da Oliver, fark etmez ismi, dünyadaki on yedinci yazını geçirirken taksiden elinde valiziyle sarışın, genç bir adam -Ellio ya da Oliver, fark etmez ismi- iner ve hikaye başlar.
Adınla Çağır Beni
Adınla Çağır BeniAndré Aciman · Sel Yayınları · 20203,439 okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.