"BENİM NE İŞİM VARDI, İNSANLIĞIN TARİHİNDE ?"
Roman okuduğunuzda zevk alırsınız, öğrenirsiniz, farkına varırsınız ve sonra etrafınıza baktığınızda acı çekersiniz. Bu yüzden "Bilmemek mutluluktur" demiş bir yazar.
Ama şiirde başka bir şey söz konusudur.Şiiri okuduğunuz an acı çekersiniz. Yani siz gayet mutlusunuzdur. Ortada sizi mutsuz edecek bir şey yoktur. Ama öyle bir cümle okursunuz ki şair, sizin belki onca yıl kabuk tuttuğunuz yaranızı açar, dokunur ve kanatır. Birden acılarınızı anımsarsınız.
Ama her zaman böyle değildir. Bazen de Sezen Aksu etkisi yaratır şiirler. Yani yaşamı, kendinizi hayatı seviyorsunuzdur. Büyük bir derdiniz yoktur. Kendinizle barışıksınızdır. Aşk acısı çekmemişsinizdir. Ama o sesi duyduğunuzda, o mısrayı okuduğunuzda nedensiz bir acı gelip yüreğinize konar.
Bu yüzdendir ki asla bir şiiri, bir roman okur gibi sürekli okuyamazsınız. Ara vere vere, sindire sindire, acıyı dağıta dağıta okumanız gerekir.
Şiirin besin kaynağı acıdır.
Acının süzgecinden geçmeden öyle kolay kolay şiir yazamazsanız. Düşünsenize o gün çok mutlusunuz. Kanat takınmış gibi. Acaba elinize kalem alıp bunu yazmayı mı düşünürsünüz? Muhtemelen hayır. Yani en azından ben sadece o anın tadını çıkarırım. Ne gerek var ki kağıt kaleme. Ama eğer acıyorsanız. Bazen bir insandan öte bir kalem kağıda ihtiyaç duyabilirsiniz. Sözcüklere sığınabilirsiniz. İnsanlara sığınmaktansa.
Bu kitapta da salt acı çektim. Hayır ciddi söylüyorum.Çünkü buhranlıydı Ahmet Erhan...Hayat acı ağlarıyla sarmıştı onu. Kimisi "Bir daha hangi ana doğurur bizi?" derken, Ahmet Erhan " Niye doğurdun anne beni?" diyordu.
1958' de Ankara'da doğmuş Erhan. 1976' da babasını kaybetmiş. Ve babasının ölümünden çok etkilenmiş. Acıyı keşfetmesini neden olan ilk şey de budur. Önceleri alkolden nefret eden Ahmet Erhan, babası öldükten sonra "bayrağı devralır gibi" meyhanelere atmış kendini. Belki de acısının dineceğini düşündü böylelikle.
"Bir kartopu gibi sıktım demin
Acılarımı yavaşça,
Alkole bıraktım, eridi nasılsa..."
(Syf99)
Gerçek adı Erhan Bozkur'ttur, Ahmet Erhan'ın. Babası öldükten sonra adının önüne babasının adını getirmiş Ahmet Erhan olmuştur.
Türk Dili ve Edebiyatını bölümünü bitirmiş, birçok yerde ve Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Futbolla da ilgilendi.Fatih Terim'le birlikte Demirsporda top oynadı.Ardından bir arkadaşının kaval kemiği kırılınca futbola küstü. Şiire yöneldi.
1980 darbesini bilirsiniz.
Şu utanç devrini.
O dönemde:
* 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
* 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
*7 bin kişi için idam cezası istendi.
*517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi asıldı.
* 30 bin kişi sakıncalı(?) olduğu için işten atıldı.
* Yasama yürütme yargı tek ele geçti. Birçok yere sokağa çıkma yasağı getirilmişti.
*14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
* 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.
* Yeni anayasa ile sendikalaşma, grev hakkı ortadan kalktı.
*3 bin 854 öğretmenin ve 47 hakimin görevine son verildi.
* 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
* 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi kaçarken vuruldu. 95 kişi çatışmada öldü.
* 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin intihar ettiği belirtildi.
Ahmet Erhan tüm bunlara tanık oldu ve bu dönemde yaşadı.
"Ölüm günleridir şimdi
Ölüme doğar çocuklar
Ey soruların gelini, soruların gelini
Nereye yürüsek duvar
Nereye baksak çöl
Anlatsam sana bir şeyleri
Ağlar hep ağlar bir mor
Bulamayarak bir türlü çiçeğini."
(Syf58)
"Adım seksen kuşağı, yaşım yirmisekiz
Çocukları artık sokağa çıkarmayınız..."
(Syf84)
"Dünya özür dileyecek senden bir gün
Biliyorum, tarih orda başlayacak ..."
(Syf59)
Arkadaşlarını kaybetti.Belki de sık sık şiirlerinde ölümden bahsetmesi bu yüzden. Ölüm isteğinden.
"O son damlayı düşünüyorum
Bardağı taşıracak o son damlayı
Bekliyorum yıllardır."
"Ben yenildim, 60 x 1. 72 olarak yere serildim.
İpim yok, ilacım eski... intiharı erteledim."
Çeşitli şiirlerinden dolayı ödüller aldı.
Sevdi, Hacer Hanımla evlendi.
"Yendim kırk haramiyi
Kolumda sen vardın."
"Kafamı kızdırma gene giderim
Az sonra gelirim elimde karanfiller
Karım, sarı mendilim, al ben gibi bir karayı bağrına
Gel, yüz kere evlenelim..."
4 Ağustos 2013' te tam da Turgut Uyar'ın doğum gününde gırtlak kanserinden dolayı vefat etti.
Ardından hüznünü, acısını damıttığı şiirleri kaldı.
Kitap üç kısma ayrılmış, 1970, 1980 ve 1990 olmak üzere.
Her dönemde o dönemdeki yaşamını hislerini, acılarını anlatmış şair.
Yaşadıkları gibi satırları da acı çekiyor Ahmet Erhan'ın.Öyle ki bir yerden sonra sizi iyi hissettirecek bir mısrayı arıyor gözleriniz.
Yaşamını, yaşadığı dönemi, o psikolojiyi öğrendikten sonra o her satıra hak veriyorsunuz.
Ben bu acılı adamı sevdim. Acılı şiirlerini sevdim onunla birlikte ben de acı çektim.Onun hissettiklerini ben de hissettim.
Ama tüm bu yaşanmışlıklara rağmen yine de resminde gülerek bakan adam o. Sanki tüm acılarını sineye çekmiş gibi. Bir gülüşe sığdırmış. Belki de satırlarında umudu aramak boşunadır. Bu fotoğraf umudun ta kendisi.
Belki de dediği gibidir:
"Acı ne kadar yoğunsa, bedenin kendini koruma güdüsü o oranda artıyor."
İyi okumalar, şiirle kalın.