İnsan, gözünden yaşlar akarken dudaklarında gülümseme ile kitap okur mu?
Okurmuş. Bana bunu Zeze öğretti. Minicik boyu ile küçücük aklı ile herkese bir şey öğrettiği gibi bana da bunu öğretti.
Okurken gözyaşlarım o kadar yoğun aktı ki, kelimeler bulanıklaşıp okumamı engelledi, bir elimle bir gözümdeki yaşı silerken diğer gözümle okumaya devam ettim. Ben hiçbir kitabı baştan sona ağlayarak okuduğumu hatırlamıyorum. Ve bazı kitaplar bir kere değil binlerce kez okunmayı hakkediyor.
"Senin en büyük şansın Zeze, Portuga'ya sahip olmak. Bazen o kadar çok kıskanıyorum ki seni. Daha da doğrusu özeniyorum Portuga gibi bir dostun olduğu için. Şeker Portakalı ağacını da kıskanmıyor değilim hani. Ama Portuga en az sende olduğu kadar bende de özel. Biliyorum hayatta onlardan başka bir şeye sahip değilsin ama aklıma her geldiğinde 'Keşke benim de Portuga gibi bir dostum olsa.' diye düşünmeden edemiyorum. Ve sahip olduğun tek dostunu kaybetmiş olduğun için Zeze ben de senin kadar tarif ettiğin o acıyı hissediyorum."